English    Türkçe    فارسی   

1
994-1003

  • عهدها کردند با شیر ژیان ** کاندر این بیعت نیفتد در زیان‌‌
  • Bu bîatte ziyana düşmemek için kükremiş aslanla ahitlerde bulundular:
  • قسم هر روزش بیاید بی‌‌جگر ** حاجتش نبود تقاضای دگر 995
  • Zahmetsizce her günün kısmeti gelecek, aslanın başka bir teşebbüse ihtiyacı kalmayacaktı.
  • قرعه بر هر که فتادی روز روز ** سوی آن شیر او دویدی همچو یوز
  • Kur’a kime isabet ederse günü gününe aslanın yanına sırtlan gibi o koşar, teslim olurdu.
  • چون به خرگوش آمد این ساغر به دور ** بانگ زد خرگوش کاخر چند جور
  • Bu kadeh dönerek tavşana gelince; tavşan haykırdı: “Niceye dek bu zulüm?”
  • انکار کردن نخجیران بر خرگوش در تاخیر رفتن بر شیر
  • Aslana gitmekte geciktiğinden av hayvanlarının tavşana itiraz etmeleri
  • قوم گفتندش که چندین گاه ما ** جان فدا کردیم در عهد و وفا
  • Hayvanlar dediler ki: “Bunca zamanlardır biz ahdimize vefa ederek can feda ettik.
  • تو مجو بد نامی ما ای عنود ** تا نرنجد شیر رو رو زود زود
  • Ey inatçı, bizim kötü bir adla anılmamıza sebep olma, aslan da incinmesin. Yürü, yürü; çabuk, çabuk!”
  • جواب گفتن خرگوش نخجیران را
  • Tavşanın av hayvanlarına cevabı
  • گفت ای یاران مرا مهلت دهید ** تا به مکرم از بلا بیرون جهید 1000
  • Tavşan, “Dostlar, bana mühlet verin de hilemle siz de belâdan kurtulun.
  • تا امان یابد به مکرم جانتان ** ماند این میراث فرزندانتان‌‌
  • Benim hilemle canımız kurtulsun, bu hile, çocuklarımıza miras kalsın.
  • هر پیمبر امتان را در جهان ** همچنین تا مخلصی می‌‌خواندشان‌‌
  • Her Peygamber, dünyada ümmetini böyle bir kurtuluş yerine davet etti.
  • کز فلک راه برون شو دیده بود ** در نظر چون مردمک پیچیده بود
  • Peygamberler, halk nazarında gözbebeği gibi küçük görünürlerdi ama felekten kurtuluş yolunu görmüşlerdi.