English    Türkçe    فارسی   

2
1382-1391

  • حلقه‏های سلسله‏ی تو ذو فنون ** هر یکی حلقه دهد دیگر جنون‏
  • Zincirinin halkalarından her halkanın başka, başka fenleri var. Her halka, başka bir delilik vermede.
  • داد هر حلقه فنونی دیگر است ** پس مرا هر دم جنونی دیگر است‏
  • Her halkanın eseri, başka, başka fenler. Onun için her an başka deliliklerim var.
  • پس فنون باشد جنون این شد مثل ** خاصه در زنجیر این میر اجل‏
  • Darbı meseldir, delilikler; fen, fen, çeşit çeşittir. Hele böyle ulu bir beyin zincirine bağlanmış kişide olursa!
  • آن چنان دیوانگی بگسست بند ** که همه دیوانگان پندم دهند 1385
  • Bağımı, öyle bir divanelik kopardı ki bütün divaneler bana nasihat verirler!
  • آمدن دوستان به بیمارستان جهت پرسش ذو النون مصری
  • Zünnun’un hatırını sormak üzere dostlarının tımarhaneye gelmeleri
  • این چنین ذو النون مصری را فتاد ** کاندر او شور و جنونی نو بزاد
  • Bu çeşit delilik, Zünnun’u, Mısri’nin de başına geldi. Onda yeni, yeni coşkunluklar, cezbeler meydana gelmekteydi.
  • شور چندان شد که تا فوق فلک ** می‏رسید از وی جگرها را نمک‏
  • Coşkunluğu âdeta göğün üstüne erişecek bir dereceyi buluyor, ciğerler acısı bir hale geliyordu.
  • هین منه تو شور خود ای شوره خاک ** پهلوی شور خداوندان پاک‏
  • Kendine gel ey çorak toprak, kendi coşkunluğunu bu işe sahip olan temiz kişilerin coşkunluğu ile bir tutma!
  • خلق را تاب جنون او نبود ** آتش او ریشهاشان می‏ربود
  • Halk onun deliliğine tahammül edemez bir hale geldi. Ateşi, âdeta halkın sakalını tutuşturmaktaydı.
  • چون که در ریش عوام آتش فتاد ** بند کردندش به زندانی نهاد 1390
  • Avamın sakalına ateş düşünce onu körlüklerinden, inatlarından tutup bağladılar.
  • نیست امکان واکشیدن این لگام ** گر چه زین ره تنگ می‏آیند عام‏
  • Halk, bu yolda umumiyetle dara düşse de yine yuları geri çekmeye imkân yoktur.