English    Türkçe    فارسی   

2
2998-3007

  • بعد از آن تنها روی آغاز کرد ** چشم سوی ناقه‏ی خود باز کرد
  • Ondan sonra yalnızca yürümeye başlar, gözünü kendi devesine açar.
  • گفت آن صادق مرا بگذاشتی ** تا به اکنون پاس من می‏داشتی‏
  • Asıl deve arayan “Beni bıraktın mı, hâlbuki şimdiye kadar arkadaşlık ettik” deyince,
  • گفت تا اکنون فسوسی بوده‏ام ** وز طمع در چاپلوسی بوده‏ام‏ 3000
  • “ Şimdiye kadar abes bir şeyle meşguldüm, tamahtan sana yaltaklanıp duruyordum.
  • این زمان هم درد تو گشتم که من ** در طلب از تو جدا گشتم به تن‏
  • Bu arayışta senden zahiren, cismen ayrıldım ama asıl şimdi seninle derttaş oldum.
  • از تو می‏دزدیدمی وصف شتر ** جان من دید آن خود شد چشم پر
  • Şimdiye kadar devenin evsafını senden çalmıştım. Hâlbuki şimdi canım, benimkini gördü, artık gözüm doydu.
  • تا نیابیدم نبودم طالبش ** مس کنون مغلوب شد زر غالبش‏
  • Onu görmedikçe aramadım, istemedim. Fakat şimdi bakır mağlûp oldu, altın üst geldi.
  • سیئاتم شد همه طاعات شکر ** هزل شد فانی و جد اثبات شکر
  • Bütün suçlarım, şükür olsun, ibadet oldu, alay fena buldu, doğruluk kaldı.
  • سیئاتم چون وسیلت شد به حق ** پس مزن بر سیئاتم هیچ دق‏ 3005
  • Suçlarım, Hakk’a vesile oldu. Gayri suçlarımı kınama, onlara dokunma.
  • مر ترا صدق تو طالب کرده بود ** مر مرا جد و طلب صدقی گشود
  • Seni, doğruluğun arayıcı etmişti. Bana da ciddiyetim ve araştırmam doğruluk kapısını açtı.
  • صدق تو آورد در جستن ترا ** جستنم آورد در صدقی مرا
  • Seni, doğruluğun aramaya sevk etti, beni de aramam doğruluğa çekti.