English    Türkçe    فارسی   

2
3417-3426

  • گرد خمخانه بر آمد آن مرید ** بهر شیخ از هر خمی او می‏چشید
  • Mürit, meyhaneleri dönüp dolaşmaya, şeyh için her küpten şarap taşımaya başladı.
  • در همه خمخانه‏ها او می ندید ** گشته بد پر از عسل خم نبید
  • Fakat küplerin hiç birin de şarap bulamadı. Hurma şarabıyla dolu olan küpler, balla dolmuştu.
  • گفت ای رندان چه حال است این چه کار ** هیچ خمی در نمی‏بینم عقار
  • “Rintler, bu ne hal, bu ne iş? Hiçbir küpte şarap bulamıyorum” dedi.
  • جمله رندان نزد آن شیخ آمدند ** چشم گریان دست بر سر می‏زدند 3420
  • Bütün Rintler, ağlayıp ellerini başlarına vurarak Şeyhin yanına geldiler.
  • در خرابات آمدی شیخ اجل ** جمله می‏ها از قدومت شد عسل‏
  • “Ey ulu Şeyh, sen meyhaneye geldin, bütün şaraplar, kudümünün hürmetine bal oldu.
  • کرده ای مبدل تو می را از حدث ** جان ما را هم بدل کن از خبث‏
  • Şarabı arıttın, bizim canlarımızı da kötü huylardan arıt, tebdil et “dediler.
  • گر شود عالم پر از خون مال مال ** کی خورد بنده‏ی خدا الا حلال‏
  • Cihan, baştanbaşa ağız, ağıza kanla dolu olsa Allah kulu yine ancak helâl yer.
  • گفتن عایشه مصطفی را علیه السلام که تو بی‏مصلا به هر جا نماز می‏کنی چون است‏
  • Allah razı olsun, Ayşe’nin Mustafa Sallâllahü Aleyhi Ve Sellem’e “Sen seccade yaymadan her yerde namaz kılıyorsun” demesi
  • عایشه روزی به پیغمبر بگفت ** یا رسول الله تو پیدا و نهفت‏
  • Bir gün Ayşe, Peygamber’e dedi ki. “Ey Allah Resulü, sen aşikâr, gizli,
  • هر کجا یابی نمازی می‏کنی ** می‏دود در خانه ناپاک و دنی‏ 3425
  • Neresini bulursan orada namaz kılmaktasın. Hâlbuki evde pis adamlar da gezip tozuyor.
  • مستحاضه و طفل و آلوده‏ی پلید ** کرد مستعمل به هر جا که رسید
  • Sen de bilirsin ki pis çocuklar, nereye varırsa orasını pislerler.”