English    Türkçe    فارسی   

3
1933-1942

  • نیک و بد را مهربان و مستقر ** بهتر از مادر شهی‌تر از پدر
  • Daima iyiyi de esirgerdi, kötüyü de… Herkese karşı anadan daha iyi babadan daha düşkün ve muhabbetliydi.
  • گفت پیغامبر شما را ای مهان ** چون پدر هستم شفیق و مهربان
  • Peygamber: “Ey ulular, ben size baba gibi şefkat ederim, sizi babanız gibi severim.
  • زان سبب که جمله اجزای منید ** جزو را از کل چرا بر می‌کنید 1935
  • Çünkü siz benim cüz’lerimsiniz. Neden cüz’ü külden ayırırsınız?” demiştir.
  • جزو از کل قطع شد بی کار شد ** عضو از تن قطع شد مردار شد
  • Cüz, külden ayrıldı mı bir işe yaramaz. Tenden bir uzuv kesildi mi o uzuv, murdar olur.
  • تا نپیوندد بکل بار دگر ** مرده باشد نبودش از جان خبر
  • Tekrar aslına ulaşmazsa ölür kalır, candan haberi bile olmaz.
  • ور بجنبد نیست آن را خود سند ** عضو نو ببریده هم جنبش کند
  • Oynasa, hareket etse bile bu, onun diriliğine delil olamaz. Senin kesilen uzvun da bir müddet oynar, hareket eder.
  • جزو ازین کل گر برد یکسو رود ** این نه آن کلست کو ناقص شود
  • Cüz, külden ayrılırsa bir tarafa gider, kaybolur, kül de noksan kalır. Fakat bu bahsettiğimiz kül o noksan kalan kül değildir.
  • قطع و وصل او نیاید در مقال ** چیز ناقص گفته شد بهر مثال 1940
  • O küllün kesilmesi, ulanması söze sığmaz ama misal için (zaruri olarak) nâkıs bir şey söylüyoruz.
  • بازگشتن به قصه‌ی دقوقی
  • Dekukî hikâyesine dönüş
  • مر علی را در مثالی شیر خواند ** شیر مثل او نباشد گرچه راند
  • Peygamber, Ali’ye de temsil yoluyla aslan demiştir. Aslan onun benzeri değildir ama misal bu… Böyle demiştir işte…
  • از مثال و مثل و فرق آن بران ** جانب قصه‌ی دقوقی ای جوان
  • Sen misalden, benzerden, aralarındaki farktan vazgeç de Dekukî hikâyesine gel civanım.