English    Türkçe    فارسی   

3
3797-3806

  • واروم آنجا بیفتم پیش او ** پیش آن صدر نکواندیش او
  • Oraya varayım da yerlere döşeneyim; o iyi düşünceli Sadr’ın huzurunda kendimi yerlere atayım.
  • گویم افکندم به پیشت جان خویش ** زنده کن یا سر ببر ما را چو میش
  • Diyeyim ki: İşte canımı önüne attım. İster dirilt, ister koyun gibi kes başımı!
  • کشته و مرده به پیشت ای قمر ** به که شاه زندگان جای دگر
  • Ey ay yüzlü, senin huzurunda kesilip ölmek, başka yerde dirilere padişah olmaktan yeğ.
  • آزمودم من هزاران بار بیش ** بی تو شیرین می‌نبینم عیش خویش 3800
  • Ben bin kere, hatta daha da fazla sınadım, anladım: sensiz yaşamam pek acı, tahammül edilir şey değil!
  • غن لی یا منیتی لحن النشور ** ابرکی یا ناقتی تم السرور
  • Ey emelim, maksadım sevgili, sur üfürür gibi nağmelerle terennüm et de beni dirilt… Ey devem, çök artık… Neşe tamamlandı!
  • ابلعی یا ارض دمعی قد کفی ** اشربی یا نفس وردا قد صفا
  • Ey yeryüzü, gözyaşlarımı em, yeter gayri… Ey nefis, iç o tatlı suyu, bulanıklığı geçti, duruldu artık!
  • عدت یا عیدی الینا مرحبا ** نعم ما روحت یا ریح الصبا
  • Ey yeryüzü, gözyaşlarımı em, yeter gayri… Merhaba ey seher yeli! Bize dostun kokusunu getirdin, ne güzel de estin ya!
  • گفت ای یاران روان گشتم وداع ** سوی آن صدری که امیرست و مطاع
  • Dostlar, dedi, ben gidiyorum, elveda. Ben o emîre, o emrine itaat edilen Sadr-ı Cihan’a gidiyorum.
  • دم‌بدم در سوز بریان می‌شوم ** هرچه بادا باد آنجا می‌روم 3805
  • Anbean onun aşkıyla, onun ayrılığıyla yanmaktayım… Artık ne olursa olsun, gidiyorum ben!
  • گرچه دل چون سنگ خارا می‌کند ** جان من عزم بخارا می‌کند
  • Sevgilinin gönlü mermerler gibi katı bir hale gelse bile ruhum yine Buhara’ya gitmek istiyor.