English    Türkçe    فارسی   

3
3882-3891

  • هست صد چندین فسونهای قضا ** گفت اذا جاء القضا ضاق الفضا
  • Kaza ve kaderin böyle yüzlerce afsunları vardır. Kaza geldi mi âlem daralır derler.
  • صد ره و مخلص بود از چپ و راست ** از قضا بسته شود کو اژدهاست
  • Sağda, solda yüzlerce yol, yüzlerce kaçıp kurtulunacak yer vardır da kaza ve kader, gelince hepsi bağlanır, kapanır; kaza ve kader bir ejderhadır” diyordu.
  • جواب گفتن عاشق عاذلان را وتهدید کنندگان را
  • Âşığın, kendisini kınayan ve tehdit edenlere cevap vermesi
  • گفت من مستسقیم آبم کشد ** گرچه می‌دانم که هم آبم کشد
  • Âşık dedi ki. “Ben, susuzluk hastalığına tutulmuş birisiyim. Biliyorum da… Su beni öldürür.”
  • هیچ مستقسقی بنگریزد ز آب ** گر دو صد بارش کند مات و خراب 3885
  • Fakat bu hastalığa tutulan, sudan kaçamaz ki… İsterse su onu yüzlerce defa öldürsün, harap etsin!
  • گر بیاماسد مرا دست و شکم ** عشق آب از من نخواهد گشت کم
  • Elim, karnım şişse bile suya olan aşkım azalmıyor.
  • گویم آنگه که بپرسند از بطون ** کاشکی بحرم روان بودی درون
  • Karnımı görüp bu ne diye sordukları zaman keşke bütün deniz, karnıma aksaydı diyorum.
  • خیک اشکم گو بدر از موج آب ** گر بمیرم هست مرگم مستطاب
  • Bir tuluma benzeyen karnım, isterse su dalgalarından yırtılsın… Ölsem bile ne mutlu bir ölüm!
  • من بهر جایی که بینم آب جو ** رشکم آید بودمی من جای او
  • Ben, nerede bir ırmak görsem ah, o ırmak ben olsam diye haset etmekteyim.
  • دست چون دف و شکم همچون دهل ** طبل عشق آب می‌کوبم چو گل 3890
  • Elim defe benzese; karnım davul gibi şişse yine gül gibi neşeyle onun sevda davulunu döver dururum.
  • گر بریزد خونم آن روح الامین ** جرعه جرعه خون خورم همچون زمین
  • O, Ruhulemin, kanımı dökse yer gibi yudum, yudum kan içerim.