English    Türkçe    فارسی   

3
3965-3974

  • لطف رویش سوی مصدر می‌کند ** او مقر در پشت مادر می‌کند 3965
  • Allah’ın lütfu, onun yüzünü bu âleme çıkacağı tarafa döndürür, o yine büzülüp ana karnına sokulur.
  • که اگر بیرون فتم زین شهر و کام ** ای عجب بینم بدیده این مقام
  • Bu şehirden, bu yurttan dışarı çıkarsam acaba bir daha burasını görebilir miyim?
  • یا دری بودی در آن شهر وخم ** که نظاره کردمی اندر رحم
  • Rahimde bir kapı olsaydı da o havası ufunetli şehir görünseydi.
  • یا چو چشمه‌ی سوزنی راهم بدی ** که ز بیرونم رحم دیده شدی
  • Yahut da bir iğne yordamı kadar delik bulunsaydı da dışarısını bir görseydim der!
  • آن جنین هم غافلست از عالمی ** همچو جالینوس او نامحرمی
  • Ana karnındaki çocuk da rahmin dışında bir âlem olduğundan gafildir, o da Calinus gibi nâmahremdir.
  • اونداند کن رطوباتی که هست ** آن مدد از عالم بیرونیست 3970
  • Bilmez ki rahimdeki yaşlıklarda dışarıdaki âlemin feyziyledir.
  • آنچنانک چار عنصر در جهان ** صد مدد آرد ز شهر لامکان
  • Dünyadaki dört unsur da kendilerine Lâmekân âleminden yüzlerce yardım geldiğini bilmezler.
  • آب و دانه در قفص گر یافتست ** آن ز باغ و عرصه‌ای درتافتست
  • Kuş, kafeste su ve tane buluyor ama su da kafesin dışındaki bağdan, bahçeden gelmede, tane de!
  • جانهای انبیا بینند باغ ** زین قفص در وقت نقلان و فراغ
  • Peygamberlerin canları bu âlemden göçer, bu âlemden kurtulurken o bağı, o bahçeyi görür de
  • پس ز جالینوس و عالم فارغند ** همچو ماه اندر فلکها بازغند
  • Bu yüzden onlar, Calinus’a da aldırış etmezler, âleme de… Ay gibi göklerde doğar, göklere ışık saçarlar.