English    Türkçe    فارسی   

3
74-83

  • پیل هست این سو که اکنون می‌روید ** پیل‌زاده مشکرید و بشنوید
  • Şimdi gideceğiniz yolda filler vardır… Benim öğüdümü can-ü gönülden dinleyin.
  • پیل‌بچگانند اندر راهتان ** صید ایشان هست بس دلخواهتان 75
  • Yolunuzdaki fil yavrularını avlamak istersiniz. Bu gönlünüze pek hoş gelir.
  • بس ضعیف‌اند و لطیف و بس سمین ** لیک مادر هست طالب در کمین
  • Onlar pek kuvvetsiz. Pek lâtif ve semizdir. Fakat anaları pusudadır, onları korur.
  • از پی فرزند صد فرسنگ راه ** او بگردد در حنین و آه آه
  • Yavrusunun ardından feryad-ü figan ederek yüz fersah yol yürür, evlâdını arar durur.
  • آتش و دود آید از خرطوم او ** الحذر زان کودک مرحوم او
  • Hortumundan ateşler saçar, dumanlar savurur. Yavrularına merhameti çoktur. Sakın ha yavrularını avlamayın” dedi.
  • اولیا اطفال حق‌اند ای پسر ** غایبی و حاضری بس با خبر
  • Yavrum, veliler de Allah çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın… Allah, mallarını, canlarını korur, onların ahvalinden haberdardır.
  • غایبی مندیش از نقصانشان ** کو کشد کین از برای جانشان 80
  • Sakın noksanlarını bulup aleyhlerine gıybet etme. Onlar için kin güden, onların öcünü alan Allah’tır.
  • گفت اطفال من‌اند این اولیا ** در غریبی فرد از کار و کیا
  • Allah dedi ki: Bu veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne güçleri.
  • از برای امتحان خوار و یتیم ** لیک اندر سر منم یار و ندیم
  • Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de.
  • پشت‌دار جمله عصمتهای من ** گوییا هستند خود اجزای من
  • Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzilerimdir.