English    Türkçe    فارسی   

3
78-87

  • آتش و دود آید از خرطوم او ** الحذر زان کودک مرحوم او
  • Hortumundan ateşler saçar, dumanlar savurur. Yavrularına merhameti çoktur. Sakın ha yavrularını avlamayın” dedi.
  • اولیا اطفال حق‌اند ای پسر ** غایبی و حاضری بس با خبر
  • Yavrum, veliler de Allah çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın… Allah, mallarını, canlarını korur, onların ahvalinden haberdardır.
  • غایبی مندیش از نقصانشان ** کو کشد کین از برای جانشان 80
  • Sakın noksanlarını bulup aleyhlerine gıybet etme. Onlar için kin güden, onların öcünü alan Allah’tır.
  • گفت اطفال من‌اند این اولیا ** در غریبی فرد از کار و کیا
  • Allah dedi ki: Bu veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne güçleri.
  • از برای امتحان خوار و یتیم ** لیک اندر سر منم یار و ندیم
  • Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de.
  • پشت‌دار جمله عصمتهای من ** گوییا هستند خود اجزای من
  • Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzilerimdir.
  • هان و هان این دلق‌پوشان من‌اند ** صد هزار اندر هزار و یک تن‌اند
  • Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir. Binlerce kişi arasında yüz binlerce kişidirler, fakat yine de hepsi bir vücuttur.”
  • ورنه کی کردی به یک چوبی هنر ** موسیی فرعون را زیر و زبر 85
  • Öyle olmasaydı bir tek Musa, bir tek sopa ile Firavunun altını üstüne getirebilir miydi?
  • ورنه کی کردی به یک نفرین بد ** نوح شرق و غرب را غرقاب خود
  • Öyle olmasaydı Nuh, bir beddua ile doğuyu batıyı sulara gark edebilir miydi?
  • بر نکندی یک دعای لوط راد ** جمله شهرستانشان را بی مراد
  • İhsan ve kerem sahibi Lût, zalimlerin şehirlerini perişan eyleyebilir, yerlere batırabilir miydi?