English    Türkçe    فارسی   

4
1435-1444

  • چون سلاحش هست و عقلش نه ببند ** دست او را ورنه آرد صد گزند 1435
  • Fakat elinde silâhı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini... Yoksa yüzlerce zarar yapar.
  • بیان آنک حصول علم و مال و جاه بدگوهران را فضیحت اوست و چون شمشیریست کی افتادست به دست راه‌زن
  • Kötü yaradılışlı, kişilerin bilgi, mal ve mevki sahibi olmaları kendileri için kötüdür. Çünkü bu, yol kesici eşkıyanın eline kılıç vermek gibidir.
  • بدگهر را علم و فن آموختن ** دادن تیغی به دست راه‌زن
  • Kötü yaradılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer!
  • تیغ دادن در کف زنگی مست ** به که آید علم ناکس را به دست
  • Sarhoş zencinin eline kılıç vermek, adam olmayana bilgi belletmekten yeğdir.
  • علم و مال و منصب و جاه و قران ** فتنه آمد در کف بدگوهران
  • Bilgi, mal, mevki ve hüküm, kötü yaradılışlı kişilerin elinde fitnedir.
  • پس غزا زین فرض شد بر مومنان ** تا ستانند از کف مجنون سنان
  • Savaş delilerin ellerindeki kılıçları alsınlar diye müminlere farz olmuştur.
  • جان او مجنون تنش شمشیر او ** واستان شمشیر را زان زشت‌خو 1440
  • Onun canı delidir, teni de elindeki kılıçtır... o çirkin huylunun elindeki kılıcı al!
  • آنچ منصب می‌کند با جاهلان ** از فضیحت کی کند صد ارسلان
  • Bilgisizlere, geçtikleri mevkiin yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz!
  • عیب او مخفیست چون آلت بیافت ** مارش از سوراخ بر صحرا شتافت
  • Çünkü ayıbı gizliyken meydan bulur da yılanı, delikten çıkar, sahralara uğrar!
  • جمله صحرا مار و کزدم پر شود ** چونک جاهل شاه حکم مر شود
  • Cahil kötü hükümler yürüten bir padişah oldu mu bütün ova yılanla, akreple dolar!
  • مال و منصب ناکسی که آرد به دست ** طالب رسوایی خویش او شدست
  • Adam olmayanın eline bir mal ve mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilliğini dileyen kendisidir.