English    Türkçe    فارسی   

4
81-90

  • آن یکی واعظ چو بر تخت آمدی ** قاطعان راه را داعی شدی
  • Bir vaiz vardı... Minbere çıktı mı yol kesenlere duaya başlar,
  • دست برمی‌داشت یا رب رحم ران ** بر بدان و مفسدان و طاغیان
  • Ellerini kaldırıp “Yarabbi, kötülere, fesatçılara, isyancılara merhamet et!
  • بر همه تسخرکنان اهل خیر ** برهمه کافردلان و اهل دیر
  • Hayır sahipleriyle alay edenlerin hepsine, bütün kâfir gönüllülere, kiliselerde bulunanlara merhamette bulun” derdi.
  • می‌نکردی او دعا بر اصفیا ** می‌نکردی جز خبیثان را دعا
  • Temiz kişilere hiç dua etmez, kötülerden başkasına duada bulunmazdı.
  • مر ورا گفتند کین معهود نیست ** دعوت اهل ضلالت جود نیست 85
  • Ona “Hiç böyle bir âdet görmedik... Sapıklara dua etmek mürüvvet değildir” dediler.
  • گفت نیکویی ازینها دیده‌ام ** من دعاشان زین سبب بگزیده‌ام
  • Dedi ki: “Ben onlardan iyilik gördüm... Bu yüzden onlara dua etmeyi âdet edindim.
  • خبث و ظلم و جور چندان ساختند ** که مرا از شر به خیر انداختند
  • O kadar kötülükte bulundular, o derece zulüm ve cevir ettiler ki nihayet beni şerden kurtardılar, hayra ulaştırdılar.
  • هر گهی که رو به دنیا کردمی ** من ازیشان زخم و ضربت خوردمی
  • Ne vakit dünyaya yöneldimse onlardan eziyetler gördüm, meşakkatler çektim, dayaklar yedim.
  • کردمی از زخم آن جانب پناه ** باز آوردندمی گرگان به راه
  • Bu yüzden de iyilik tarafına kaçardım... Beni o kurtlar yola getirirlerdi.
  • چون سبب‌ساز صلاح من شدند ** پس دعاشان بر منست ای هوشمند 90
  • Benim iyiliğime sebep oldular... Ey aklı başında adam, bu yüzden onlara dua etmek, boynumun borcudur benim!”