English    Türkçe    فارسی   

5
2043-2052

  • سمع شو یکبارگی تو گوش‌وار  ** تا ز حلقه‌ی لعل یابی گوشوار 
  • Kulak gibi tamamı ile kulak ol da sana laal küpe takılsın.
  • هم‌چو چه کن خاک می‌کن گر کسی  ** زین تن خاکی که در آبی رسی 
  • Kuyu kazan adam gibi sen de adamsan su bedenin kuyusunu kaz da suya ulaş.
  • گر رسد جذبه‌ی خدا آب معین  ** چاه ناکنده بجوشد از زمین  2045
  • Fakat duru suyun rabbinden bir cezbe gelirse kuyu kazmadan da su, yerden fışkırır.
  • کار می‌کن تو بگوش آن مباش  ** اندک اندک خاک چه را می‌تراش 
  • Yalnız sen buna kulak asma da kazmaya savaş. Yavaş,yavaş kuyunun toprağını deş derinleştir.
  • هر که رنجی دید گنجی شد پدید  ** هر که جدی کرد در جدی رسید 
  • Kim zahmet çekerse defineyi elde eder. Kim çalışır çabalarsa devlete ulaşır.
  • گفت پیغمبر رکوعست و سجود  ** بر در حق کوفتن حلقه‌ی وجود 
  • Peygamber, Rukü ve secde varlık halkasını Tanrı kapısına vurmaktır dedi.
  • حلقه‌ی آن در هر آنکو می‌زند  ** بهر او دولت سری بیرون کند 
  • Kim o kapının halkasını döverse elbette ona devlet baş gösterir.
  • آمدن آن امیر نمام با سرهنگان نیم‌شب بگشادن آن حجره‌ی ایاز و پوستین و چارق دیدن آویخته و گمان بردن کی آن مکرست و روپوش و خانه را حفره کردن بهر گوشه‌ای کی گمان آمد چاه کنان آوردن و دیوارها را سوراخ کردن و چیزی نایافتن و خجل و نومید شدن چنانک بدگمانان و خیال‌اندیشان در کار انبیا و اولیا کی می‌گفتند کی ساحرند و خویشتن ساخته‌اند و تصدر می‌جویند بعد از تفحص خجل شوند و سود ندارد 
  • O kovucu beyin gece yarısında çavuşlarla gelip Eyaz'ın odasını açması, odada asılı bulunan çarıkla postu görmesi, bunu düzen sanıp odanın her tarafını kazması, şüphe ettiği yerlerini deşmesi, kuyucuları getirmesi, duvarları delmesi ve nihayet hiçbir şey bulamayıp utanması, ümitsizliğe düşmesi. Nitekim kötü düşüncelerle hayale kapılanlar da peygamberlerle velilere büyücü dediler, bunlar, bu işi kendiliklerinden yapıyorlar, bununla yücelik ve ululuk diliyorlar diye söylendiler. İşin içyüzünü araştırdıktan sonra da utandılar, hiçbir fayda elde edemediler.
  • آن امینان بر در حجره شدند  ** طالب گنج و زر و خمره بدند  2050
  • O emin adamlar, hazine, altın ve altın dolu küpler bulmak üzere oda kapısına geldiler.
  • قفل را برمی‌گشادند از هوس  ** با دو صد فرهنگ و دانش چند کس 
  • Yüzlerce hünerle ve istekten çırpınarak kilidi açtılar.
  • زانک قفل صعب و پر پیچیده بود  ** از میان قفلها بگزیده بود 
  • Çünkü kilit pek sağlamdı, adamakıllı kilitlenmişti. Aynı zamanda başka kilitlere de benzemiyordu.