English    Türkçe    فارسی   

5
2308-2317

  • هر چه کردم جمله ناکرده گرفت  ** طاعت ناکرده آورده گرفت 
  • Ne yaptıysam yapmadım saydı, bulunmadığım ibadetleri yapmışım farzetti.
  • هم‌چو سرو و سوسنم آزاد کرد  ** هم‌چو بخت و دولتم دلشاد کرد 
  • Beni selvi ve süsen gibi azadetti. Bahtım, devletim gibi gönlüm de açıldı.
  • نام من در نامه‌ی پاکان نوشت  ** دوزخی بودم ببخشیدم بهشت  2310
  • Adımı temizler defterine yazdı. Cehennemliktim, bana cenneti bağışladı.
  • آه کردم چون رسن شد آه من  ** گشت آویزان رسن در چاه من 
  • Ah ettim, ahım bir ipe döndü, düştüğüm kuyuya sarktı.
  • آن رسن بگرفتم و بیرون شدم  ** شاد و زفت و فربه و گلگون شدم 
  • O ipe sarıldım, dışarı çıktım. Neşelendim, ferahladım, semirdim, benzim kırmızılaştı.
  • در بن چاهی همی‌بودم زبون  ** در همه عالم نمی‌گنجم کنون 
  • Kuyunun dibinde zebun bir haldeydim, şimdi bütün âleme sığmıyorum.
  • آفرینها بر تو بادا ای خدا  ** ناگهان کردی مرا از غم جدا 
  • Şükürler olsun sana yarabbi. Beni ansızın gamdan kurtardın.
  • گر سر هر موی من یابد زبان  ** شکرهای تو نیاید در بیان  2315
  • Tenimin her kılında bir dil olsa da hepsiyle sana şükretmeye kalkışsam yine şükründen âcizim.
  • می‌زنم نعره درین روضه و عیون  ** خلق را یا لیت قومی یعلمون 
  • Şu bahçede, şu ırmakların kıyısında halka "Keşke kavmim bilseydi, Tanrı beni ne yüzden yarlığadı" diye nara atmaktayım dedi.
  • باز خواندن شه‌زاده نصوح را از بهر دلاکی بعد از استحکام توبه و قبول توبه و بهانه کردن او و دفع گفتن 
  • Sultanın, Nasuh'u tövbesinden ve tövbesinin kabul edilmesinden sonra tekrar tellâklığa çağırması, ve onun bahaneler bularak gitmemesi
  • بعد از آن آمد کسی کز مرحمت  ** دختر سلطان ما می‌خواندت 
  • Ondan sonra birisi gelip Nasuh'a iltifat ederek dedi ki: Padişahımızın kızı, seni çağırıyor.