English    Türkçe    فارسی   

5
2342-2351

  • زانک وجد حلق باقی خورد اوست  ** این نگه دار ار دل تو صیدجوست 
  • Çünkü halkın bulabildiği şey, ancak onun artığıdır. Senden av isterse bunu gözet.
  • او چو عقل و خلق چون اعضا و تن  ** بسته‌ی عقلست تدبیر بدن 
  • O, akıl gibidir. Halksa bedendeki uzuvlara benzer. Bedenin tedbiri, akla bağlıdır.
  • ضعف قطب از تن بود از روح نی  ** ضعف در کشتی بود در نوح نی 
  • Kutbun zayıflaması, ten cihetinden olur. ruh cihetinden değil. Gemi zayıflar. Nuh zayıflamaz.
  • قطب آن باشد که گرد خود تند  ** گردش افلاک گرد او بود  2345
  • Kutup, o kimsedir ki kendi etrafında döner dolaşır. Göklerse onun etrafında döner.
  • یاریی ده در مرمه‌ی کشتی‌اش  ** گر غلام خاص و بنده گشتی‌اش 
  • Gemisini tamir hususunda ona yardım et. has bir kul, tam bir köle olduysan buna çalış.
  • یاریت در تو فزاید نه اندرو  ** گفت حق ان تنصروا الله تنصروا 
  • Ona yardım edersen bu yardım sana yarar, ona değil- Tanrı "Tanrıya yardım ederseniz yardıma nail olursunuz" buyurdu.
  • هم‌چو روبه صید گیر و کن فداش  ** تا عوض گیری هزاران صید بیش 
  • Tilki gibi av avla da ona feda et. Bu suretle o verdiğin avın binlerce mislini karşılık olarak al.
  • روبهانه باشد آن صید مرید  ** مرده گیرد صید کفتار مرید 
  • Müridin avlanması tilkicesine olur. İnatçı sırtlan, ölü hayvan avlar.
  • مرده پیش او کشی زنده شود  ** چرک در پالیز روینده شود  2350
  • Onun önüne ölüyü getirsen o ölü dirilir. Bostana dökülen gübre, mahsulü geliştirir.
  • گفت روبه شیر را خدمت کنم  ** حیله‌ها سازم ز عقلش بر کنم 
  • Tilki, aslana emriniz baş üstüne. Hileler düzeyim, aklını başından alayım, istediğin gibi hizmette bulunayım.