English    Türkçe    فارسی   

5
3634-3643

  • روزه‌داران را بود آن نان و خوان  ** خرمگس را چه ابا چه دیگدان 
  • O ekmek ve sofra, oruçlulara çıkar. At sineğine çorba nedir, tencere ne?
  • دگربار استدعاء شاه از ایاز کی تاویل کار خود بگو و مشکل منکران را و طاعنان را حل کن کی ایشان را در آن التباس رها کردن مروت نیست 
  • Padişahın Eyaz'a, halini söyle de müşküle düşenlerle seni kınayanların müşküllerini hallet. Onları bu müşkülde bırakmak erlik değildir diye bir kere daha emretmesi
  • این سخن از حد و اندازه‌ست بیش  ** ای ایاز اکنون بگو احوال خویش  3635
  • Bu söz, hadde hesaba sığmaz... Ey Eyaz, sen şimdi ahvalini söyle.
  • هست احوال تو از کان نوی  ** تو بدین احوال کی راضی شوی 
  • Senin ahvalin, bir yenilik madeninden meydana gelmede. Sen bu hallere nasıl razı olabilirsin ki?
  • هین حکایت کن از آن احوال خوش  ** خاک بر احوال و درس پنج و شش 
  • Hadi, o güzel hallerini anlat da şu beş duyguyla altı cihet ahvalinin başına toprak saç!
  • حال باطن گر نمی‌آید بگفت  ** حال ظاهر گویمت در طاق وجفت 
  • iç ahvali, söze gelmiyorsa sana tek ve çift perdesi altında dış halini söyleyeyim:
  • که ز لطف یار تلخیهای مات  ** گشت بر جان خوشتر از شکرنبات 
  • Bil ki sevgilinin lûtfiyle ölümün acılıkları bile cana şeker kamışından daha hoş gelmede.
  • زان نبات ار گرد در دریا رود  ** تلخی دریا همه شیرین شود  3640
  • O tatlı nebattan denize bir toz uçsa denizin tuzluluğu kalmaz, baştanbaşa tatlılaşır.
  • صدهزار احوال آمد هم‌چنین  ** باز سوی غیب رفتند ای امین 
  • Ey emniyetli dost, bunun gibi yüz binlerce haller gelir, sonra yine geldiği gibi gayp âlemine gider.
  • حال هر روزی بدی مانند نی  ** هم‌چو جو اندر روش کش بند نی 
  • Her günün hali, düne benzer. Ahval, ırmak gibi akar durur, onu bağlıyacak hiçbir şey yoktur.
  • شادی هر روز از نوعی دگر  ** فکرت هر روز را دیگر اثر 
  • Her günün neşesi, bir başka çeşittir. Her günün düşüncesinde bir başka eser vardır.
  • تمثیل تن آدمی به مهمان‌خانه و اندیشه‌های مختلف به مهمانان مختلف عارف در رضا بدان اندیشه‌های غم و شادی چون شخص مهمان‌دوست غریب‌نواز خلیل‌وار کی در خلیل باکرام ضیف پیوسته باز بود بر کافر و مومن و امین و خاین و با همه مهمانان روی تازه داشتی 
  • İnsanın bedeni, bir konuk evine, çeşitli düşünceler de ayrı ayrı konuklara benzer. Arif, o neşeli ve gamlı düşüncelere razıdır, âdeta gariplerin hatırını hoş eden Halil Peygambere benzer. Onun kapısı da konuğu ağırlamak için daima kâfire de açıktı, mümine de, emin olana da açıktı, haine de. Bütün konuklara güler yüz gösterirdi.