English    Türkçe    فارسی   

5
3913-3922

  • از خیال دشمن و تصویر اوست  ** که تو بر چفسیده‌ای بر یار و دوست 
  • Sen, düşmanın hayali ve tasavvuru yüzünden sevgiliye ve dosta sarılmışsındır.
  • موسیا کشفت لمع بر که فراشت  ** آن مخیل تاب تحقیقت نداشت 
  • Ey Musa sana keşfedilen tecelli nurları, dağa vurdu. Fakat o hayaller kuran dağ, senin hakikatinin ziyasına tahammül edemedi.
  • هین مشو غره بدانک قابلی  ** مر خیالش را و زین ره واصلی  3915
  • Kendine gel de hayaline kabiliyetim var diye gururlanma, bu yoldan hakikate ulaşacağını umma.
  • از خیال حرب نهراسید کس  ** لا شجاعه قبل حرب این دان و بس 
  • Savaş hayalinden kimse korkmaz. Savaştan önce yiğitlik yoktur; bunu bil, kâfi.
  • بر خیال حرب خیز اندر فکر  ** می‌کند چون رستمان صد کر و فر 
  • Puşt da, savaş hayaline kapılır, aklından Rüstemler gibi yiğitlikler geçirir.
  • نقش رستم که آن به حمامی بود  ** قرن حمله فکر هر خامی بود 
  • Hamam duvarına yapılan Rüstem resmine her ham kişi saldırabilir.
  • این خیال سمع چون مبصر شود  ** حیز چه بود رستمی مضطر شود 
  • Fakat duymadan meydana gelen bu hayal, göz önüne geldi mi puşt kim oluyor? Rüstem bile âciz kalır.
  • جهد کن کز گوش در چشمت رود  ** آنچ که آن باطل بدست آن حق شود  3920
  • Çalış da o duyduğun şeyi gör. Bâtıl olan hak olsun.
  • زان سپس گوشت شود هم طبع چشم  ** گوهری گردد دو گوش هم‌چو یشم 
  • Ondan sonra kulağın, göz tabiatını kazanır. Bir yün yumağı gibi olan kulakların, göz kesilir.
  • بلک جمله تن چو آیینه شود  ** جمله چشم و گوهر سینه شود 
  • Hattâ bütün bedenin aynaya döner. Her tarafın göz ve gönül haline gelir.