English    Türkçe    فارسی   

6
1032-1041

  • باز کرد استیزه و راضی نشد  ** که برین افزون بده بی‌هیچ بد 
  • Fakat yine dayandı, inat etti, bu hiçbir şey değil, bundan başka daha para vermelisin dedi.
  • یک نصاب نقره هم بر وی فزود  ** تا که راضی گشت حرص آن جهود 
  • Ebubekir, o kâfirin, hırsı yatışıncaya, gönlü razı oluncaya kadar da para verip Bilâl’i satın aldı.
  • خندیدن جهود و پنداشتن کی صدیق مغبونست درین عقد 
  • Bu alışverişte Sıddıyk aldandı sanarak kâfir gülmeye koyuldu
  • قهقهه زد آن جهود سنگ‌دل  ** از سر افسوس و طنز و غش و غل 
  • O taş yürekli kâfir acıklanarak, eğlenerek, alay ederek bir kahkaha attı.
  • گفت صدیقش که این خنده چه بود  ** در جواب پرسش او خنده فزود  1035
  • Sıddıyk dedi ki: Bu kahkaha neden? Herif cevap vereceği yerde büsbütün gülmeye kahkahasını arttırmaya başladı.
  • گفت اگر جدت نبودی و غرام  ** در خریداری این اسود غلام 
  • Dedi ki: Bu kara köleyi almaya bu kadar düşmesen, bu kadar sevdalanmasan,
  • من ز استیزه نمی‌جوشیدمی  ** خود به عشر اینش بفروشیدمی 
  • Ben de ısrar etmezdim , bu verdiğin paranın onda biriyle almış olurdun.
  • کو به نزد من نیرزد نیم دانگ  ** تو گران کردی بهایش را به بانگ 
  • Bence o yarım akça bile etmez. Fakat pahasını bağıra çağıra sen arttırdın.
  • پس جوابش داد صدیق ای غبی  ** گوهری دادی به جوزی چون صبی 
  • Sıddıyk, a ahmak diye cevap verdi, çocuk gibi bir cevize karşılık bir inci verdin.
  • کو به نزد من همی‌ارزد دو کون  ** من به جانش ناظرستم تو بلون  1040
  • Bence o iki cihana değer. Ben cana bakıyorum sen renge bakıyorsun.
  • زر سرخست او سیه‌تاب آمده  ** از برای رشک این احمق‌کده 
  • O kızıl altın, fakat şu ahmaklar yurdunda oturanların hasedi yüzünden kara görünmede.