English    Türkçe    فارسی   

6
1086-1095

  • گشت عالی‌همت از نو چشم من  ** جز به خواری نگردد اندر چمن 
  • Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet sahibi oldu, artık çayırlığa, çimenliğe hor bakıyor, onları hoş görmüyor.
  • نور جستم خود بدیدم نور نور  ** حور جستم خود بدیدم رشک حور 
  • Nur aradım, kendimi nurun nuru olarak gördüm. Huri aradım, kendimi hurilerin bile kıskandıkları derecede güzel buldum.
  • یوسفی جستم لطیف و سیم تن  ** یوسفستانی بدیدم در تو من 
  • Lâtif ve gümüş bedenli bir Yusuf aradım, sen de bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben.
  • در پی جنت بدم در جست و جو  ** جنتی بنمود از هر جزو تو 
  • Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum. Her cüzün, bana bir cennet göründü.
  • هست این نسبت به من مدح و ثنا  ** هست این نسبت به تو قدح و هجا  1090
  • Bu övüşte bana nispetledir, yoksa bu övüş sana bir kınamadır, bir hicivdir.
  • هم‌چو مدح مرد چوپان سلیم  ** مر خدا را پیش موسی کلیم 
  • Hani, Allah Kelim’i Musa’ya karşı, o sâf çoban, Allah’yı övüyor.
  • که بجویم اشپشت شیرت دهم  ** چارقت دوم من و پیشت نهم 
  • Gel de bitlerini kırayım sana süt içireyim,çarığını dikeyim, önüne çevireyim diyordu ya.
  • قدح او را حق به مدحی برگرفت  ** گر تو هم رحمت کنی نبود شگفت 
  • Fakat Allah onun bu sözlerini medih, saydı; sen de merhamet eder, benim sözlerimi medih sayarsan şaşılmaz.
  • رحم فرما بر قصور فهمها  ** ای ورای عقلها و وهمها 
  • Anlayışlara acı, kusurludur onlar ey akılların, vehimlerin ötesinde olan Allah!
  • ایها العشاق اقبالی جدید  ** از جهان کهنه‌ی نوگر رسید  1095
  • Ey âşıklar, eskileri yenileyen âlemden yepyeni bir ikbal, bir devlet erişti.