English    Türkçe    فارسی   

6
622-631

  • بنگر اینها را که مجنون گشته‌اند  ** هم‌چو پروانه بوصلت کشته‌اند 
  • Şu mecnun olanlara pervane gibi vuslat uğruna ölenlere bak.
  • بنگر این کشتی خلقان غرق عشق  ** اژدهایی گشت گویی حلق عشق 
  • Halkın aşk denizinde gark olan şu gemisine bak. Sanki aşkın boğazı bir ejderha!
  • اژدهایی ناپدید دلربا  ** عقل هم‌چون کوه را او کهربا 
  • Gizli, fakat gönüller kapan bir ejderha... Dağ gibi akılları çekiveren bir kehribar.
  • عقل هر عطار کاگه شد ازو  ** طبله‌ها را ریخت اندر آب جو  625
  • Hangi güzel koku satanın aklı, ondan haberdar olsa ırmağa bütün tablalarını döküverir.
  • رو کزین جو برنیایی تا ابد  ** لم یکن حقا له کفوا احد 
  • Yürü, yürü... hakikaten bu ırmağın ne misli vardır, ne eşi; sen, bu ırmaktan ebediyen çıkamazsın.
  • ای مزور چشم بگشای و ببین  ** چند گویی می‌ندانم آن و این 
  • Ey yalancı gözünü aç da bak. Ne vakte dek ben şunu, bunu bilmem diyeceksin.
  • از وبای زرق و محرومی بر آ  ** در جهان حی و قیومی در آ 
  • Riya ve mahrumiyet vebasından kurtul, diri ve daima işte güçte olan Allahlık âlemine gir.
  • تا نمی‌بینم همی‌بینم شود  ** وین ندانمهات می‌دانم بود 
  • Gir de görmüyorum, görüyorum olsun... Şu bilmemler biliyorum haline gelsin.
  • بگذر از مستی و مستی‌بخش باش  ** زین تلون نقل کن در استواش  630
  • Sarhoşluktan geç, sarhoşluk verir ol. Bu renkten renge girişi bırak, onun istivasına naklet.
  • چند نازی تو بدین مستی بس است  ** بر سر هر کوی چندان مست هست 
  • Niceye bir bu sarhoşlukla nazlanıp duracaksın? Her mahalle başında bunca sarhoş var.