- 
		   آنک کفها دید باشد در شمار  ** و آنک دریا دید شد بیاختیار    2910
- Köpükleri gören, onları sayar döker. Denizi görenin irade ve ihtiyarı kalmaz.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آنک او کف دید در گردش بود  ** وانک دریا دید او بیغش بود 
- Köpüğü gören dönüp dolaşmaya düşer. Denizi görende hiçbir gıllügiş kalmaz.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  دعوت کردن مسلمان مغ را 
- Müslümanın bir Mecusiyi dine davet etmesi. Şeytanın, Tanrı kapısındaki hali
 
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    مر مغی را گفت مردی کای فلان  ** هین مسلمان شو بباش از مومنان 
- Bir adam, Mecusinin birine, yahu, gel de müslüman ol, müslümanlar arasına karış dedi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت اگر خواهد خدا مومن شوم  ** ور فزاید فضل هم موقن شوم 
- Mecusi dedi ki: Tanrı dilerse imana gelirim, ihsanını çoğaltırsa yakın elde ederim dedi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت میخواهد خدا ایمان تو  ** تا رهد از دست دوزخ جان تو 
- Müslüman dedi ki: Tanrı, senin imana gelmeni canını cehennemden kurtarmak diler.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   لیک نفس نحس و آن شیطان زشت  ** میکشندت سوی کفران و کنشت    2915
- Ama kötü nefsin, o çirkin Şeytanın seni küfür tarafının, kilisenin bulunduğu yere çekmektedir.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت ای منصف چو ایشان غالباند  ** یار او باشم که باشد زورمند 
- Mecusi, ey insaf sahibi dedi, mademki onlar üstün, ben de güçlü kuvvetli, olana dost olurum.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    یار آن تانم بدن کو غالبست  ** آن طرف افتم که غالب جاذبست 
- Üstün olana dost olabilir, beni daha fazla ve kuvvetle çekenin bulunduğu yere gidebilirim.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چون خدا میخواست از من صدق زفت  ** خواست او چه سود چون پیشش نرفت 
- Tanrı, benden adamakıllı öz doğruluğu istiyormuş. Dileği yerine gelmedikten sonra ne fayda?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    نفس و شیطان خواست خود را پیش برد  ** وآن عنایت قهر گشت و خرد و مرد 
- Nefis ve Şeytan, kendi dileğini yürüttükten sonra Tanrı inayeti kahroldu, paramparça oldu demektir
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   تو یکی قصر و سرایی ساختی  ** اندرو صد نقش خوش افراختی    2920
- Sen bir köşk, bir saray yaparsın. Onu yüzlerce nakışlarla, resimlerle bezersin.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    خواستی مسجد بود آن جای خیر  ** دیگری آمد مر آن را ساخت دیر 
- Sen Onun bir hayır yurdu, bir mescit olmasını istersin ama başka biri çıkar gelir, orayı kilise, manastır yapar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    یا تو بافیدی یکی کرباس تا  ** خوش بسازی بهر پوشیدن قبا 
- Yahut da sen bir kumaş dokur, ondan giyinmek için kendine bir kaftan yapmak istersin.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تو قبا میخواستی خصم از نبرد  ** رغم تو کرباس را شلوار کرد 
- Sen kaftan istersin ama düşman, inadı yüzünden senin rağmine o kumaştan bir şalvar yapar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چاره کرباس چه بود جان من ** جز زبون رای آن غالب شدن
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   او زبون شد جرم این کرباس چیست  ** آنک او مغلوب غالب نیست کیست    2925
- Kumaş sahibi zebun oldu, kumaşın ne kabahati var? Üstün olana alt olmayan kimdir ki?
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چون کسی بیخواست او بر وی براند  ** خاربن در ملک و خانهی او نشاند 
- Birisi, ev sahibinin isteği olmadan sürüp gelir, onun yurduna diken ekerse,
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    صاحب خانه بدین خواری بود  ** که چنین بر وی خلاقت میرود 
- Ev sahibi, elbette horluğa düşmek zorundadır. Ona böyle bir horluk, çaresiz gelip çatar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هم خلق گردم من ار تازه و نوم  ** چونک یار این چنین خواری شوم 
- Ben de taze ve yeni isem de ne çare?Hor hakir oldum işte.Sevgili böyle istiyor,ben de hor oluyorum.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چونک خواه نفس آمد مستعان  ** تسخر آمد ایش شاء الله کان 
- Nefsin istediği olduktan sonra artık,bir işi Tanrı dilerse olur demek,bir alaydan ibarettir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   من اگر ننگ مغان یا کافرم  ** آن نیم که بر خدا این ظن برم    2930
- Ben,Mecusilerin kusuru,yahut kafirsem de Tanrı hakkında yine böyle bir zanda bulunamam.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    که کسی ناخواه او و رغم او  ** گردد اندر ملکت او حکم جو 
- Bir kimse,onun dileği olmadan ülkesinde gezsin,dolaşsın,buyruk yürütsün...buna imkan yoktur.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ملکت او را فرو گیرد چنین  ** که نیارد دم زدن دم آفرین 
- Birisi onu ülkesini ele geçirsin de soluğu yaratan Tanrı,bir nefes bile alamasın,bir şey bile söylemesin, böyle şey olmaz.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    دفع او میخواهد و میبایدش  ** دیو هر دم غصه میافزایدش 
- Eğer Tanrı,bir adamdan şeytanı sürüp kovmak diler de buna rağmen Şeytan,her an o adamın derdini arttırırsa,
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    بندهی این دیو میباید شدن  ** چونک غالب اوست در هر انجمن 
- Bu şeytana kul olmak gerek. Çünkü her mecliste üstün çıkan o.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   تا مبادا کین کشد شیطان ز من  ** پس چه دستم گیرد آنجا ذوالمنن    2935
- Ben, aman Şeytan bunu benden kapmasın der durursam peki,böyle bir anda o ihsanlar sahibi Tanrı neden elimi tutmaz.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آنک او خواهد مراد او شود  ** از کی کار من دگر نیکو شود 
- Onun dilediği oluyorsa artık benim işim kimden düzelir ki?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  مثل شیطان بر در رحمان 
- Şeytanın Tanrı kapısındaki hali
 
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    حاش لله ایش شاء الله کان  ** حاکم آمد در مکان و لامکان 
- Haşa;Tanrı,neyi dilerse o olur. O,mekan aleminde de hakimdir, mekansızlık aleminde de.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هیچ کس در ملک او بیامر او  ** در نیفزاید سر یک تای مو 
- Hiçbir kimse,onun ülkesinde onun emri olmadıkça bir kılı bile kımıldatamaz.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ملک ملک اوست فرمان آن او  ** کمترین سگ بر در آن شیطان او 
- Mülk onundur,ferman onun.Onun kapısında en aşağılık köpek, Şeytandır,
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   ترکمان را گر سگی باشد به در  ** بر درش بنهاده باشد رو و سر    2940
- Türkmenin, kapısında bir köpeği olsa,o köpek,onun kapısına yüzünü,başını koyup yatsa,
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کودکان خانه دمش میکشند  ** باشد اندر دست طفلان خوارمند 
- Evin çocukları,kuyruğunu bile çekseler aldırmaz, onların ellerinde oyuncak olur.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    باز اگر بیگانهای معبر کند  ** حمله بر وی همچو شیر نر کند 
- Fakat yoldan bir yabancı geçse erkek arslan gibi ona saldırır.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    که اشداء علی الکفار شد  ** با ولی گل با عدو چون خار شد 
- Çünkü 'Kafirlere şiddetlidir',dosta gül gibidir, düşmana diken gibi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ز آب تتماجی که دادش ترکمان  ** آنچنان وافی شدست و پاسبان 
- Türkmen,ona tutmaç suyu bile verse o, buna razı olur, bekçiliğini yapar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   پس سگ شیطان که حق هستش کند  ** اندرو صد فکرت و حیلت تند    2945
- Peki, köpek Şeytanı da Tanrı yaratmıştır. Onda yüzlerce düşünce, yüzlerce hile halk etmiştir.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آب روها را غذای او کند  ** تا برد او آب روی نیک و بد 
- İyinin,kötünün yüzsuyunu gidersin diye yüzsularını ona gıda etmiştir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    این تتماجست آب روی عام  ** که سگ شیطان از آن یابد طعام 
- Halkın yüzsuyu, ona verilen tutmaç suyudur. Şeytan bunu yer,bununla doyar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    بر در خرگاه قدرت جان او  ** چون نباشد حکم را قربان بگو 
- Böyle olduğu halde nasıl olur da canı, kudret otağının önünde kurban olmaz?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گله گله از مرید و از مرید  ** چون سگ باسط ذراعی بالوصید 
- İyilerden de,kötülerden de sürü sürü nice kişiler var ki ayaklarını yere döşemiş, köpek gibi o kapıya yönelmiştir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   بر در کهف الوهیت چو سگ  ** ذره ذره امرجو بر جسته رگ    2950
- Hepsi de Tanrılık mağarasının eşiğinde köpek gibi yatmışlar, zerre zerre buyruk beklemede,kulak kabartmadalar.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ای سگ دیو امتحان میکن که تا  ** چون درین ره مینهند این خلق پا 
- Ey köpek Şeytan, halk bu yola ayak bastı mı onları sına.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    حمله میکن منع میکن مینگر  ** تا که باشد ماده اندر صدق و نر 
- Saldır onlara, onları buraya koma. Bu suretle bak bakalım,doğrulukta hangisi er, hangisi dişi?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    پس اعوذ از بهر چه باشد چو سگ  ** گشته باشد از ترفع تیزتگ 
- “Tanrıya sığınırım” neden denir? Köpek, kızıp saldırmaya başlayınca değil mi?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    این اعوذ آنست کای ترک خطا  ** بانگ بر زن بر سگت ره بر گشا 
- Ey Hıta Türkü "Tanrı'ya sığınırım" demek, köpeğe bağır, yolu aç da,
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   تا بیایم بر در خرگاه تو  ** حاجتی خواهم ز جود و جاه تو    2955
- Otağının kapısına geleyim, senin cömertliğinden bir hacet dileyeyim demektir.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چونک ترک از سطوت سگ عاجزست  ** این اعوذ و این فغان ناجایزست 
- Türk, köpeğin saldırışından âciz olunca bu "Tanrı'ya sığınırım" demek, bu feryadetmek, yerinde bir iş değildir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ترک هم گوید اعوذ از سگ که من  ** هم ز سگ در ماندهام اندر وطن 
- Türk de "Tanrı'ya sığınırım" bu köpekten. Bu köpeğin yüzünden yurdumda âciz kaldım.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تو نمییاری برین در آمدن  ** من نمیآرم ز در بیرون شدن 
- Sen, bu kapıya gelmeme yardım etmiyorsun, ben de kapıdan çıkamıyorum derse,
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    خاک اکنون بر سر ترک و قنق  ** که یکی سگ هر دو را بندد عنق 
- Artık, Türkün de başına toprak, konuğun da. Bir köpek, ikisinin de boynunu bağlıyor demek!