English    Türkçe    فارسی   

1
1912-1921

  • Yıllarca gönüller yırtan, kalplere elem veren taş oldun; bir tecrübe et, bir zaman da toprak ol!
  • سالها تو سنگ بودی دل خراش ** آزمون را یک زمانی خاک باش‌‌
  • Tanrı razı olsun, Ömer zamanında yoksulluk gününde gidip mezarlıkta çenk çalan ihtiyar çalgıcının hikâyesi
  • داستان پیر چنگی که در عهد عمر از بهر خدا روز بی‌‌نوایی چنگ زد میان گورستان‌‌
  • (Bilmem) işittin mi? Ömer zamanında pek güzel, pek lâtif çenk çalan bir çalgıcı vardı.
  • آن شنیده ستی که در عهد عمر ** بود چنگی مطربی با کر و فر
  • Bülbül onun sesinden kendini kaybeder; bir namesini dinleyenlerin şevki, yüz misli artardı.
  • بلبل از آواز او بی‌‌خود شدی ** یک طرب ز آواز خوبش صد شدی‌‌
  • Meclisleri, cemiyetleri, onun nağmeleri süsler; onun sesinden kıyametler kopardı. 1915
  • مجلس و مجمع دمش آراستی ** وز نوای او قیامت خاستی‌‌
  • Sesi, İsrafil gibi mucizeler gösterir, ölülerin bedenlerine can bağışlardı.
  • همچو اسرافیل کاوازش به فن ** مردگان را جان در آرد در بدن‌‌
  • Yahut İsrafil’e yardım ederdi; onun nağmelerini dinleyen fil bile kanatlanırdı.
  • یا رسیلی بود اسرافیل را ** کز سماعش پر برستی فیل را
  • İsrafil, bir gün nağmesini düzer ve yüzlerce yıllık çürümüş ölüye can verir.
  • سازد اسرافیل روزی ناله را ** جان دهد پوسیده‌‌ی صد ساله را
  • Peygamberlerin de içlerinde öyle nağmeler vardır ki o nağmelerde isteyenlere, değer biçilmez bir hayat erişir.
  • انبیا را در درون هم نغمه‌‌هاست ** طالبان را ز آن حیات بی‌‌بهاست‌‌
  • Fakat o nağmeleri his kulağı duymaz, çünkü his kulağı, kötülükler yüzünden pis bir haldedir. 1920
  • نشنود آن نغمه‌‌ها را گوش حس ** کز ستمها گوش حس باشد نجس‌‌
  • İnsanoğlu perinin nağmesini işitmez; çünkü perilerin sırlarına yabancıdır.
  • نشنود نغمه‌‌ی پری را آدمی ** کاو بود ز اسرار پریان اعجمی‌‌