English    Türkçe    فارسی   

1
2633-2642

  • Ya Rabbi, duamızı kabul et, bize bu temyizi ver de o eğri, yalancı alâmeti,doğrusundan ayırt edelim.
  • یا رب آن تمییز ده ما را به خواست ** تا شناسیم آن نشان کژ ز راست‌‌
  • Hiç, bu temyize nasıl malik olur? Tanrı nuru ile bakar, görürse o zaman bu temyizi elde eder.
  • حس را تمییز دانی چون شود ** آن که حس ینظر بنور الله بود
  • Eser olmasa bile sebep onu meydana çıkarır. Akrabalık gibi...Akrabalık sevgiyi bildirir. 2635
  • ور اثر نبود سبب هم مظهر است ** همچو خویشی کز محبت مخبر است‌‌
  • Fakat imam ve muktedası Tanrı nuru olan kişi, ne eserlere kul olur ne sebeplere.
  • نبود آن که نور حقش شد امام ** مر اثر را یا سببها را غلام‌‌
  • Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihayet sevgi sahibi, eserden kurtulur.
  • یا محبت در درون شعله زند ** زفت گردد وز اثر فارغ کند
  • Sevgisini bildirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü sevgi nurunu bütün kâinata yaymıştır.
  • حاجتش نبود پی اعلام مهر ** چون محبت نور خود زد بر سپهر
  • Bu sözün tamamlanması için hayli tafsilât var ama sen ara.
  • هست تفصیلات تا گردد تمام ** این سخن لیکن بجو تو و السلام‌‌
  • Gerçi mâna, bu suretten zâhir olmaktadır ama bir cihetten mânaya yakındır, bir bakımdan mânaya uzak! 2640
  • گر چه شد معنی در این صورت پدید ** صورت از معنی قریب است و بعید
  • Delâlet hususunda mâna ile suret, su ile ağaç gibidir. Mahiyetlerine bakarsan birbirlerinden tamamı ile uzaktırlar.
  • در دلالت همچو آب‌‌اند و درخت ** چون به ماهیت روی دورند سخت‌‌
  • Sen mahiyetleri de bırak, hasasları da. O iki rızık arayan karıkocanın ahvalini anlat.
  • ترک ماهیات و خاصیات گو ** شرح کن احوال آن دو ماهرو
  • O Arabın, karısının dileğine uyması ve “ Bu inkıyatta bir hilem var, ne de imtihan yoluyla yapıyorum “ diye yemin etmesi
  • دل نهادن عرب بر التماس دل بر خویش و سوگند خوردن که در این تسلیم مرا حیلتی و امتحانی نیست‌‌