English    Türkçe    فارسی   

1
2936-2945

  • Gerçi ışık ( gibi nurlu, lâtif) ve sırça ( gibi ince ve nazik) oldun. Fakat gönül ehlinin başısın, onlara muktedasın.
  • گر چه مصباح و زجاجه گشته‌‌ای ** لیک سر خیل دلی سر رشته‌‌ای‌‌
  • Mademki ipin ucu senin elindedir, senin isteğine tâbidir; gönül gerdanlığının incileri de senin ihsanındır.
  • چون سر رشته به دست و کام تست ** درهای عقد دل ز انعام تست‌‌
  • Yol bilen Pîrin ahvalini yaz; Pîri seç, onu yolun tâ kendisi bil.
  • بر نویس احوال پیر راهدان ** پیر را بگزین و عین راه دان‌‌
  • Pîr, yaz mevsimidir; halk ise güz ayı...Halk, geceye benzer, Pîr aya...
  • پیر تابستان و خلقان تیر ماه ** خلق مانند شب‌‌اند و پیر ماه‌‌
  • Genç ve terü taze talihe Pîr adını taktım. Fakat o, Halk tarafından Pîr olmuştur, günlerin geçmesiyle değil. 2940
  • کرده‌‌ام بخت جوان را نام پیر ** کاو ز حق پیر است نز ایام پیر
  • O öyle bir Pîrdir ki iptidası yoktur, ezelîdir. Öyle tek ve eşsiz inciye eş yoktur.
  • او چنان پیری است کش آغاز نیست ** با چنان در یتیم انباز نیست‌‌
  • Eski şarap esasen kuvvetlidir, hele “ Min ledünn” şarabı olursa...
  • خود قوی‌‌تر می‌‌شود خمر کهن ** خاصه آن خمری که باشد من لدن‌‌
  • Pîri bul ki bu yolculuk, Pîrsiz pek tehlikeli, pek korkuludur, âfetlerle doludur.
  • پیر را بگزین که بی‌‌پیر این سفر ** هست بس پر آفت و خوف و خطر
  • Bildiğin ve defalarca gittiğin yolda bile kılavuz olmazsa şaşırırsın.
  • آن رهی که بارها تو رفته‌‌ای ** بی‌‌قلاووز اندر آن آشفته‌‌ای‌‌
  • Kendine gel! Hiç görmediğin o yola yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş çevirme! 2945
  • پس رهی را که ندیده ستی تو هیچ ** هین مرو تنها ز رهبر سر مپیچ‌‌