English    Türkçe    فارسی   

2
1947-1956

  • Sen yüz türlü güzel yüzlü evlât olması için erlik ilâcını kullan, erlikten kesilmiş olarak koşup tozma.
  • داروی مردی کن و عنین مپوی ** تا برون آیند صد گون خوب روی‏
  • Can ayağından ten bukağısını çıkar da meclis etrafında dönüp dolaşsın.
  • کنده‏ی تن را ز پای جان بکن ** تا کند جولان به گرد آن چمن‏
  • Hasislik zincirini elinden, boynundan at, eski felekte yeni bir baht bul.
  • غل بخل از دست و گردن دور کن ** بخت نو دریاب در چرخ کهن‏
  • Lütuf Kâbe’sine uçmaya kanadın yoksa çare bulana arz et. 1950
  • ور نمی‏تانی به کعبه‏ی لطف پر ** عرضه کن بی‏چارگی بر چاره‏گر
  • Ağlayıp inleme kuvvetli bir sermayedir; külli rahmet, pek güçlü bir dadıdır.
  • زاری و گریه قوی سرمایه‏ای است ** رحمت کلی قوی‏تر دایه‏ای است‏
  • Dadı ve ana, çocuk ne vakit ağlayacak diye bahaneler ararlar.
  • دایه و مادر بهانه جو بود ** تا که کی آن طفل او گریان شود
  • Allah da sizin hacet çocuklarınızı, ağlasın da süt meydana gelsin diye yarattı;
  • طفل حاجات شما را آفرید ** تا بنالید و شود شیرش پدید
  • “Allah’ı çağırın” dedi; ağlayıp inlemeyi bırakma ki Allah’ın merhamet sütleri coşsun.
  • گفت ادعوا الله بی‏زاری مباش ** تا بجوشد شیرهای مهرهاش‏
  • Rüzgârın sesi de bizim gamımızı teskin etmek içindir, bulutun süt yağdırması da. Hele bir an sabret. 1955
  • هوی هوی باد و شیر افشان ابر ** در غم مااند یک ساعت تو صبر
  • “Rızkınız gökyüzündedir” ayetini duymadın mı? Neden bu aşağılık yere saplanıp kaldın?
  • فی السماء رزقکم بشنیده‏ای ** اندر این پستی چه بر چفسیده‏ای‏