English    Türkçe    فارسی   

2
2260-2269

  • Bu sınıklıktan da padişahların merhameti coştu. Cehennem de beni tehdit etmeden vazgeçti, sukût etti” dedi. 2260
  • زین شکست آن رحم شاهان جوش کرد ** دوزخ از تهدید من خاموش کرد
  • Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.
  • رنج گنج آمد که رحمتها در اوست ** مغز تازه شد چو بخراشید پوست‏
  • Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabretmek,
  • ای برادر موضع تاریک و سرد ** صبر کردن بر غم و سستی و درد
  • Âbıhayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıktadır.
  • چشمه‏ی حیوان و جام مستی است ** کان بلندیها همه در پستی است‏
  • Baharlar güz mevsiminde gizlidir, güz mevsimi de baharda. Kaçma ondan!
  • آن بهاران مضمر است اندر خزان ** در بهار است آن خزان مگریز از آن‏
  • Gama yoldaş o, vahşetle ünsiyet kesbet. Ölümünden uzun bir ömür isteyip dur! 2265
  • همره غم باش و با وحشت بساز ** می‏طلب در مرگ خود عمر دراز
  • Nefsinin “Bu kötü” dediğine kulak asma. Çünkü onun işi hep zıddınadır.
  • آن چه گوید نفس تو کاینجا بد است ** مشنوش چون کار او ضد آمده ست‏
  • Onun dediğinin zıddını yap. Âlemde peygamberlerin de vasiyetleri böyledir.
  • تو خلافش کن که از پیغمبران ** این چنین آمد وصیت در جهان‏
  • Sonun da az pişman olasın diye yapacağın işlerde müşaverede bulunmak aciptir.
  • مشورت در کارها واجب شود ** تا پشیمانی در آخر کم بود
  • Ümmet “Kiminle meşveret edelim?” dediler de, peygamberler “ Mukteda olan akılla” diye cevap verdiler.
  • گفت امت مشورت با کی کنیم ** انبیا گفتند با عقل امیم‏