English    Türkçe    فارسی   

2
2332-2341

  • Ben uzun uzadıya ilerisini düşünen aklı denedim. Bundan böyle divaneliğe vuracağım!
  • آزمودم عقل دور اندیش را ** بعد از این دیوانه سازم خویش را
  • Seyyid’in “Niçin orospuyu aldın?” demesi üzerine Delkak’ın mazereti
  • عذر گفتن دلقک با سید که چرا فاحشه را نکاح کرد
  • Seyyid-i Ecel, bir gece Delkak’a “Hemencecik bir orospuyu neden aldın?
  • گفت با دلقک شبی سید اجل ** قحبه‏ای را خواستی تو از عجل‏
  • Bunu bana söylemeliydin. Sana namuslu bir kız alırdık” dedi.
  • با من این را باز می‏بایست گفت ** تا یکی مستور کردیمیت جفت‏
  • Delkak “Dokuz tane namuslu, temiz kadın aldım, hepsi orospu oldu. Derdimden eridim, bittim. 2335
  • گفت نه مستور صالح خواستم ** قحبه گشتند و ز غم تن کاستم‏
  • Bunun üzerine bu hiçbir işe yaramaz orospuyu aldım. Görelim bakalım, bunun sonu ne olacak?” dedi.
  • خواستم این قحبه را بی‏معرفت ** تا ببینم چون شود این عاقبت‏
  • Ben, birçok defalar aklı sınadım. Bundan sonra bir tarla arayacak, oraya delilik tohumu saçacağım!
  • عقل را من آزمودم هم بسی ** زین سپس جویم جنون را مغرسی‏
  • Birisinin kendisini deli gösteren bir uluyu hile ile söyletmesi
  • به حیلت در سخن آوردن سائل آن بزرگ را که خود را دیوانه ساخته بود
  • Birisi” Bir akıllı arıyorum, onunla meşverette bulunacağım, bir müşkülüm var, ona söyleyeceğim” dedi.
  • آن یکی می‏گفت خواهم عاقلی ** مشورت آرم بدو در مشکلی‏
  • Bu sözü duyan da “Şehrimizde kendisini deliliğe vuran birisi var, ondan başka akıllı yok.
  • آن یکی گفتش که اندر شهر ما ** نیست عاقل جز که آن مجنون‏نما
  • İşte bir sopaya binmiş, çocuklarla beraber koşup duruyor. 2340
  • بر نیی گشته سواره نک فلان ** می‏دواند در میان کودکان‏
  • Rey ve tedbir sahibi, ateş parçası gibi bir adamdır. Kadri gök gibi yüce, yıldızlar yağdırıcı bir zattır.
  • صاحب رای است و آتش پاره‏ای ** آسمان قدر است و اختر باره‏ای‏