English    Türkçe    فارسی   

2
3038-3047

  • Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birin de o ayıp, senden de zuhur edebilir.
  • گر همان عیبت نبود ایمن مباش ** بو که آن عیب از تو گردد نیز فاش‏
  • Allahtan “Emin olmayın” sözünü duymadın mı? Peki, o halde neden müsterih ve emin oluyorsun?
  • لا تخافوا از خدا نشنیده‏ای ** پس چه خود را ایمن و خوش دیده‏ای‏
  • İblis, yıllarca iyi adla anılarak yaşadığı halde nihayet bak, nasıl rüsvay oldu, adı ne oldu? 3040
  • سالها ابلیس نیکو نام زیست ** گشت رسوا بین که او را نام چیست‏
  • Yüceliği âlemde tanınmıştı; aksiyle tanındı, yazık!
  • در جهان معروف بد علیای او ** گشت معروفی بعکس ای وای او
  • Emin değilsen, tanınmayı isteme. Yürü, yüzünü korkuyla yıka da sonra göster.
  • تا نه ای ایمن تو معروفی مجو ** رو بشو از خوف پس بنمای رو
  • Güzelim, sakalın çıkmıyorsa başka sakalsızları kınama.
  • تا نروید ریش تو ای خوب من ** بر دگر ساده ز نخ طعنه مزن‏
  • Şu işe bak: Şeytan, belâlara düştü de sana ibret oldu.
  • این نگر که مبتلا شد جان او ** در چهی افتاد تا شد پند تو
  • Sen belâya uğrayıp ona ibret olmadın o zehri içti, sen şerbetini iç (ibret almana bak!). 3045
  • تو نیفتادی که باشی پند او ** زهر او نوشید تو خور قند او
  • Oğuzların, birini korkutmak için başka birini öldürmeye kalkışmaları
  • قصد کردن غزان به کشتن یک مردی تا آن دگر بترسد
  • Kan dökücü Oğuz Türkleri, malları yağma etmek üzere bir köye girdiler.
  • آن غزان ترک خونریز آمدند ** بهر یغما بر دهی ناگه زدند
  • O köyün eşrafından iki kişi yakalayıp birini öldürmeye niyet ettiler.
  • دو کس از اعیان آن ده یافتند ** در هلاک آن یکی بشتافتند