English    Türkçe    فارسی   

3
1076-1085

  • Musa, Firavuna dedi ki: “Ben, Allah emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok.
  • گفت با امر حقم اشراک نیست ** گر بریزد خونم امرش باک نیست
  • Ben, bu âlemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim… Tek Hak yanında yüce olayımda.
  • راضیم من شاکرم من ای حریف ** این طرف رسوا و پیش حق شریف
  • Halka karşı hor hakir olayım, benimle alay etsinler, bana gülsünler… Allah’a karşı sevgili olayım, o beni istesin, beğensin… Yeter bu bana.
  • پیش خلقان خوار و زار و ریش‌خند ** پیش حق محبوب و مطلوب و پسند
  • Bunları da söz olsun diye söylüyorum hani. Yoksa Allah seni yarın kara yüzlülerden edecek, bu muhakkak!
  • از سخن می‌گویم این ورنه خدا ** از سیه‌رویان کند فردا ترا
  • Yücelik onundur, onun kullarınındır. Onun nişanesini Âdem’le İblisin hikâyesini oku da anla! 1080
  • عزت آن اوست و آن بندگانش ** ز آدم و ابلیس بر می‌خوان نشانش
  • Allah’ın zatına nasıl son yoksa hikmetlerine de son yoktur. Aklını başına al da ağzını yum, yaprağı çevir!”
  • شرح حق پایان ندارد همچو حق ** هین دهان بربند و برگردان ورق
  • Firavunun Musa aleyhisselâm’a cevap vermesi
  • پاسخ فرعون موسی را علیه السلام
  • Firavun, Musa’ya “Yaprak bizim elimizde... Şimdi defter de bizim hükmümüzde, divan da bizim!
  • گفت فرعونش ورق درحکم ماست ** دفتر و دیوان حکم این دم مراست
  • Bütün âlem halkı beni seçmiş, beni kabul etmiş. A Musa, bütün âlemde en akıllı sen misin ki?
  • مر مرا بخریده‌اند اهل جهان ** از همه عاقلتری تو ای فلان
  • A Musa, sen kendini beğenmiş, almışsın… Haydi oradan be… Kendini az gör, kendine güvenip gururlanma.
  • موسیا خود را خریدی هین برو ** خویشتن کم بین به خود غره مشو
  • Dünyanın sihirbazlarını toplayayım da bütün şehre senin bilgisizliğini göstereyim. 1085
  • جمع آرم ساحران دهر را ** تا که جهل تو نمایم شهر را