English    Türkçe    فارسی   

3
120-129

  • Dünya hırsı gitti de o yüzden hastanın gözü kuvvetlendi; gözü, kan dökme zamanı aydınlandı. 120
  • حرص دنیا رفت و چشمش تیز شد ** چشم او روشن گه خون‌ریز شد
  • Kibrinin, hışmının yüzünden gözü, vakitsiz öten horoza döndü.
  • مرغ بی‌هنگام شد آن چشم او ** از نتیجه‌ی کبر او و خشم او
  • Vakitsiz çan çalan, vakitsiz öten horozun başını kesmek vaciptir.
  • سر بریدن واجب آید مرغ را ** کو بغیر وقت جنباند درا
  • Her an, canının bir cüz’ü ölüm halindedir. Her an can verme zamanındadır. Can verme ânında imanını gör, gözet!
  • هر زمان نزعیست جزو جانت را ** بنگر اندر نزع جان ایمانت را
  • Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır.
  • عمر تو مانند همیان زرست ** روز و شب مانند دینار اشمرست
  • Bilmeden, anlamadan sayar durur, nihayet kese boşalır, ay tutulur. 125
  • می‌شمارد می‌دهد زر بی وقوف ** تا که خالی گردد و آید خسوف
  • Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerin de kalmaz, yok olur gider.
  • گر ز که بستانی و ننهی بجای ** اندر آید کوه زان دادن ز پای
  • Şu halde her an yerine karşılık koy ki: “Secde et de yaklaş” ayetinin maksadı neyse bulasın.
  • پس بنه بر جای هر دم را عوض ** تا ز واسجد واقترب یابی غرض
  • Bütün işlere böyle çalışma, dindeki işten başka iş için savaşma.
  • در تمامی کارها چندین مکوش ** جز به کاری که بود در دین مکوش
  • Sonra sonunda tamamlamadan geçip gidersin. İşlerin sona ermez, ekmeğin de ham kalır.
  • عاقبت تو رفت خواهی ناتمام ** کارهاات ابتر و نان تو خام