English    Türkçe    فارسی   

3
1226-1235

  • Peygamber, “Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkân mı var?” dedi.
  • گفت پیغامبر که خسپد چشم من ** لیک کی خسپد دلم اندر وسن
  • Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya. Gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
  • شاه بیدارست حارس خفته گیر ** جان فدای خفتگان دل‌بصیر
  • Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce Mesnevi’ye sığmaz.
  • وصف بیداری دل ای معنوی ** در نگنجد در هزاران مثنوی
  • Sihirbazlar, Musa’yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar.
  • چون بدیدندش که خفتست او دراز ** بهر دزدی عصا کردند ساز
  • Hemencecik asayı çalmak için Musa’nın ardından gidecekler, sopayı kapıvereceklerdi. 1230
  • ساحران قصد عصا کردند زود ** کز پسش باید شدن وانگه ربود
  • Onlar, azıcık yürüyüp bu işe niyetlenir niyetlenmez asa titremeye başladı.
  • اندکی چون پیشتر کردند ساز ** اندر آمد آن عصا در اهتزاز
  • Öyle bir titremeye başladı ki her ikisi de korkudan yerlerinde katılıp kaldılar.
  • آنچنان بر خود بلرزید آن عصا ** کان دو بر جا خشک گشتند از وجا
  • Sonra asa ejderha oldu, onlara saldırdı. İkisi de sapsarı kesilip kaçmaya başladılar.
  • بعد از آن شد اژدها و حمله کرد ** هر دوان بگریختند و روی‌زرد
  • Korkudan her inişte sendeleyip yuvarlanarak yüz üstü düşüyorlar, kalkıp yine kaçmaya çalışıyorlardı.
  • رو در افتادن گرفتند از نهیب ** غلط غلطان منهزم در هر نشیب
  • Katiyetle anladılar ki bu iş Allah işi, sihirbazların harcı değil bu! 1235
  • پس یقینشان شد که هست از آسمان ** زانک می‌دیدند حد ساحران