- Peygamber, “Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkân mı var?” dedi.
- گفت پیغامبر که خسپد چشم من ** لیک کی خسپد دلم اندر وسن
- Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya. Gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
- شاه بیدارست حارس خفته گیر ** جان فدای خفتگان دلبصیر
- Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce Mesnevi’ye sığmaz.
- وصف بیداری دل ای معنوی ** در نگنجد در هزاران مثنوی
- Sihirbazlar, Musa’yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar.
- چون بدیدندش که خفتست او دراز ** بهر دزدی عصا کردند ساز
- Hemencecik asayı çalmak için Musa’nın ardından gidecekler, sopayı kapıvereceklerdi. 1230
- ساحران قصد عصا کردند زود ** کز پسش باید شدن وانگه ربود
- Onlar, azıcık yürüyüp bu işe niyetlenir niyetlenmez asa titremeye başladı.
- اندکی چون پیشتر کردند ساز ** اندر آمد آن عصا در اهتزاز
- Öyle bir titremeye başladı ki her ikisi de korkudan yerlerinde katılıp kaldılar.
- آنچنان بر خود بلرزید آن عصا ** کان دو بر جا خشک گشتند از وجا
- Sonra asa ejderha oldu, onlara saldırdı. İkisi de sapsarı kesilip kaçmaya başladılar.
- بعد از آن شد اژدها و حمله کرد ** هر دوان بگریختند و رویزرد
- Korkudan her inişte sendeleyip yuvarlanarak yüz üstü düşüyorlar, kalkıp yine kaçmaya çalışıyorlardı.
- رو در افتادن گرفتند از نهیب ** غلط غلطان منهزم در هر نشیب
- Katiyetle anladılar ki bu iş Allah işi, sihirbazların harcı değil bu! 1235
- پس یقینشان شد که هست از آسمان ** زانک میدیدند حد ساحران