English    Türkçe    فارسی   

3
1310-1319

  • O, “Hayır, ben yüzme öğrendim. Senin mumundan başka bir mum yaktım” diye cevap verdi. 1310
  • گفت نه من آشنا آموختم ** من بجز شمع تو شمع افروختم
  • Nuh, “Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz” dedi.
  • هین مکن کین موج طوفان بلاست ** دست و پا و آشنا امروز لاست
  • Fakat Kenan dedi ki: “Yok yok… Ben o yüce dağa çıkarım; o dağ beni her türlü belâdan kurtarır.”
  • باد قهرست و بلای شمع کش ** جز که شمع حق نمی‌پاید خمش
  • Nuh, “Aklını başına topla, şimdi dağ, bir saman çöpü mesabesindedir.
  • گفت نه رفتم برآن کوه بلند ** عاصمست آن که مرا از هر گزند
  • Allah, kendi dostundan başkasına aman vermez” dediyse de Kenan,
  • هین مکن که کوه کاهست این زمان ** جز حبیب خویش را ندهد امان
  • Ben ne vakit senin öğüdünü dinledim ki benim de sana uyanlardan olmama tamah ettin, 1315
  • گفت من کی پند تو بشنوده‌ام ** که طمع کردی که من زین دوده‌ام
  • Senin sözün bana hiç hoş gelmedi ki… Ben, iki âlemde de senden uzağım “ dedi.
  • خوش نیامد گفت تو هرگز مرا ** من بری‌ام از تو در هر دو سرا
  • Nuh, “Yapma yavrum, bugün, naz günü değildir… Allah’ın ne eşi var, ne benzeri!
  • هین مکن بابا که روز ناز نیست ** مر خدا را خویش وانباز نیست
  • Şimdiye kadar inat etmedin ama bu zaman, nazik bir zaman. Bu kapıda kimin nazı geçer ki?
  • تا کنون کردی واین دم نازکیست ** اندرین درگاه گیرا ناز کیست
  • O, ezelde “Doğmadı da, doğurmaz da” hakikatine mahzardır. Allah’ın ne babası var, ne oğlu, ne amcası!
  • لم یلد لم یولدست او از قدم ** نه پدر دارد نه فرزند و نه عم