- Bütün âlem, ona “Sen Allah yolundasın, dinin doğru” dese,
- گر همه عالم بگویندش توی ** بر ره یزدان و دین مستوی
- O onların lâfına güvenmez, o sözlerden gururlanmaz, onun tek canı, onlara çift olmaz.
- او نگردد گرمتر از گفتشان ** جان طاق او نگردد جفتشان
- Yahut herkes “Sen yol azıtmışsın, kendini dağ sanıyorsun ama bir saman çöpüsün sen” dese,
- ور همه گویند او را گمرهی ** کوه پنداری و تو برگ کهی
- Onların kınamasına aldırış etmez, onların kininden, hasedinden dertlenmez.
- او نیفتد در گمان از طعنشان ** او نگردد دردمند از ظعنشان
- Hatta dağla deniz bile söze gelse de “Sen sapıklıkla eş olmuşsun” dese, 1520
- بلک گر دریا و کوه آید بگفت ** گویدش با گمرهی گشتی تو جفت
- Bir zerre bile hayale düşmez, azıcık olsun kınayanların kınamasından elem duymaz.
- هیچ یک ذره نیفتد در خیال ** یا به طعن طاعنان رنجورحال
- Halkın ululaması ve alıcıların rağbeti yüzünden bir adamın hastalanması ve bir muallimin hikâyesi
- مثال رنجور شدن آدمی بوهم تعظیم خلق و رغبت مشتریان بوی و حکایت معلم
- Bir mektebin talebesi, hocalarından bıkmışlar, çalışıp çabalamadan usanmışlardı.
- کودکان مکتبی از اوستاد ** رنج دیدند از ملال و اجتهاد
- Ne yapıp yaparak bir iş becermek, bu suretle de muallimi derde düşürmek için birbirleriyle görüşüp danıştılar.
- مشورت کردند در تعویق کار ** تا معلم در فتد در اضطرار
- “Hoca hiç hastalanmıyor ki birkaç günceğiz olsun mektebe gelmesin de rahat kalalım;
- چون نمیآید ورا رنجوریی ** که بگیرد چند روز او دوریی
- Bu hapisten, bu darlıktan, bu çalışıp çabalamadan kurtulalım. Mermer kaya gibi yerinde durup duruyor” dediler. 1525
- تا رهیم از حبس و تنگی و ز کار ** هست او چون سنگ خارا بر قرار