- Ahmed, “Erlerin güzelliği, dillerinin altında gizlidir” mealinde bir söz söyledi.
- زین قبل فرمود احمد در مقال ** در زبان پنهان بود حسن رجال
- İnsanların akılları, yaratılışta farklıdır, fakat Mutezile’ye göre müsavidir, artıklık, eksiklik, bilgi tahsilinden ileri gelir
- عقول خلق متفاوتست در اصل فطرت و نزد معتزله متساویست تفاوت عقول از تحصیل علم است
- Akıllardaki aykırılık, yaratılıştadır. Bu hususta Sünnilerin sözünü dilemek, onların hükmünü kabul etmek gerek.
- اختلاف عقلها در اصل بود ** بر وفاق سنیان باید شنود
- Bu hüküm itizal ehlinin sözlerine aykırıdır. Onlar, “Akıllar yaratılışta aynı derecededir, 1540
- بر خلاف قول اهل اعتزال ** که عقول از اصل دارند اعتدال
- Tecrübe ve öğreniş, aklı çoğaltır, azaltır, bu suretle bir adam, öbüründen daha bilgili olur” derler.
- تجربه و تعلیم بیش و کم کند ** تا یکی را از یکی اعلم کند
- Bu söz bâtıldır. O zeki çocuk, herhangi ir meslekte tecrübe sahibi değildi ya.
- باطلست این زانک رای کودکی ** که ندارد تجربه در مسلکی
- Fakat o küçük çocuk, öyle bir tedbirde bulundu ki yüzlerce tecrübe sahibi ihtiyar, o tedbirinin kokusunu bile alamadı.
- بر دمید اندیشهای زان طفل خرد ** پیر با صد تجربه بویی نبرد
- Zaten yaradılışta olan üstünlük, çalışıp çabalama, düşünüp taşınma ile elde edilen üstünlükten elbette iyidir.
- خود فزون آن به که آن از فطرتست ** تا ز افزونی که جهد و فکرتست
- Sen söyle, Allah vergisi mi daha iyi, yoksa topal eşeğin rahvan atı taklidi mi? 1545
- تو بگو دادهی خدا بهتر بود ** یاکه لنگی راهوارانه رود
- Çocukların hocayı vehme düşürmeleri
- در وهم افکندن کودکان اوستاد را
- Ertesi gün oldu. Çocuklar, bu düşünceyle mektebe geldiler.
- روز گشت و آمدند آن کودکان ** بر همین فکرت ز خانه تا دکان
- Hepsi de dışarıda bu fikri ortaya atan zeki çocuğu bekliyorlardı.
- جمله استادند بیرون منتظر ** تا درآید اول آن یار مصر