English    Türkçe    فارسی   

3
1966-1975

  • Aradığın sende… Bunu sen de bilirsin. Ey gök, ne vakte dek yerin etrafında dönüp duracaksın? dediler.
  • آن تو با تست و تو واقف برین ** آسمانا چند پیمایی زمین
  • Musa “Beni bu kadar kınamayın, güneşte ayın yolunu kesmeye savaşmayın.
  • گفت موسی این ملامت کم کنید ** آفتاب و ماه را کم ره زنید
  • Ben, zamanın padişahıyla sohbet etmek için ta Mecmaal Bahreyn’e kadar gideceğim.
  • می‌روم تا مجمع البحرین من ** تا شوم مصحوب سلطان زمن
  • Hakikate ulaşmak için Hızır’ı sebep edecek, ona ulaşıncaya kadar yürüyecek, nice zamanlar sefer edip duracağım.
  • اجعل الخضر لامری سببا ** ذاک او امضی و اسری حقبا
  • Yıllarca bu kanatlarımla o uğurda uçacağım. Yıllarda nedir ki? Binlerce yıllar koşacağım. 1970
  • سالها پرم بپر و بالها ** سالها چه بود هزاران سالها
  • Bu binlerce yıllar uçup gitmeme değmez mi yoksa? Ben sevgilinin aşkını ekmek aşkından daha âdi görmem!
  • می‌روم یعنی نمی‌ارزد بدان ** عشق جانان کم مدان از عشق نان
  • Bu sözün sonu gelmez. Sen yine Dedukî’nin hikâyesini söyle!
  • این سخن پایان ندارد ای عمو ** داستان آن دقوقی را بگو
  • Yine Dekukî hikâyesi
  • بازگشتن به قصه‌ی دقوقی
  • Allah Rahmet etsin, Dedukî dedi ki: Nice zamandır doğuda, batıda sefer edip dururum.
  • آن دقوقی رحمة الله علیه ** گفت سافرت مدی فی خافقیه
  • Yıllarca, aylarca bir ay yüzlünün aşkıyla gittim. Ne yoldan haberim vardı, ne belden! Allah kudretlerine hayran bir halde yürüdüm.
  • سال و مه رفتم سفر از عشق ماه ** بی‌خبر از راه حیران در اله
  • Birisi ona : “Dikenliklerde, taşlıklarda yalınayak mı gidiyorsun?” dedi. Dekukî dedi ki: “Ben hayretler içindeyim, kendimde değilim ki. 1975
  • پا برهنه می‌روی بر خار و سنگ ** گفت من حیرانم و بی خویش و دنگ