English    Türkçe    فارسی   

3
2141-2150

  • O padişahlar, saf olup o ünlü imama uydular.
  • اقتدا کردند آن شاهان قطار ** در پی آن مقتدای نامدار
  • Tekbir getirince kurbanlık koç gibi âlemden çıktılar.
  • چونک با تکبیرها مقرون شدند ** همچو قربان از جهان بیرون شدند
  • Ey ulu tekbirin manası şudur: Yarabbi, huzurunda kurbanız.
  • معنی تکبیر اینست ای امام ** کای خدا پیش تو ما قربان شدیم
  • Koyun keserken “Allahu ekber-Allah uludur” dersin ya o geberesi nefsi keserken de bu söz söylenir.
  • وقت ذبح الله اکبر می‌کنی ** همچنین در ذبح نفس کشتنی
  • Ten İsmail’e benzer, can Halil’e, can bu semiz bedeni yaptırdı da tekbir getirdi mi, 2145
  • تن چو اسمعیل و جان همچون خلیل ** کرد جان تکبیر بر جسم نبیل
  • Ten kesilir, şehvetlerden hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir.
  • گشت کشته تن ز شهوتها و آز ** شد به بسم الله بسمل در نماز
  • Kıyamette olduğu gibi Hak huzurunda saf kurulur, hesaba, Allah ile konuşup görüşmeye girişilir.
  • چون قیامت پیش حق صفها زده ** در حساب و در مناجات آمده
  • Allah huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.
  • ایستاده پیش یزدان اشک‌ریز ** بر مثال راست‌خیز رستخیز
  • Hak, “Sana bunca zamandır mühlet verdim, bana ne getirdin?
  • حق همی‌گوید چه آوردی مرا ** اندرین مهلت که دادم من ترا
  • Ömrünü neyle bitirdin, verdiğim gıdayı, ihsan ettiğim kuvveti ne uğruna mahvettin, 2150
  • عمر خود را در چه پایان برده‌ای ** قوت و قوت در چه فانی کرده‌ای