English    Türkçe    فارسی   

3
2445-2454

  • Kol budak salıvermiş, geniş bir yeri kaplamıştır, kökü de yere yayılmıştır. İşte o ağacın kökünden bana kan kokusu geliyor. 2445
  • سخت راسخ خیمه‌گاه و میخ او ** بوی خون می‌آیدم از بیخ او
  • O güzel ağacın kökünde kan var. Bu kötü talihli herif, onun altında efendisini öldürmüştür.
  • خون شدست اندر بن آن خوش درخت ** خواجه راکشتست این منحوس‌بخت
  • Allah’ın hilmi, bunu şimdiye kadar örttü. Fakat bu kaltaban, buna hiç şükretmedi.
  • تا کنون حلم خدا پوشید آن ** آخر از ناشکری آن قلتبان
  • Efendisinin çoluğuna, çocuğuna ne nevruzlarda bir şey verdi, ne bayramlarda,
  • که عیال خواجه را روزی ندید ** نه بنوروز و نه موسمهای عید
  • O yoksulların, o muhtaç biçarelerin hallerini, hatırlarını bir lokmayla olsun arayıp sormadı, eski hakları aklına bile getirmedi.
  • بی‌نوایان را به یک لقمه نجست ** یاد ناورد او ز حقهای نخست
  • Bu melun herif şimdi de bir öküz için onun oğlunu yere vuruyor. 2450
  • تا کنون از بهر یک گاو این لعین ** می‌زند فرزند او را در زمین
  • Günahının perdesini kendi kaldırıyor, yoksa Allah, suçunu örtüyordu.
  • او بخود برداشت پرده از گناه ** ورنه می‌پوشید جرمش را اله
  • Bu kötü zamanede kâfir olsun, fasik olsun… Herkes, kendi perdesini kendi yırtar.
  • کافر و فاسق درین دور گزند ** پرده خود را بخود بر می‌درند
  • Zulüm, can sırları arasında gizli kalır, fakat onu halkın önüne koyan zalimdir.
  • ظلم مستورست در اسرار جان ** می‌نهد ظالم بپیش مردمان
  • Hele bakın, benim boynuzlarım var, şu âlemde cehennem öküzünü bir görün diye kendisini kendisi gösterir!”
  • که ببینیدم که دارم شاخها ** گاو دوزخ را ببینید از ملا
  • Zalimin eliyle ayağının dünyada da zalimin sırrına şahadet etmesi
  • گواهی دادن دست و پا و زبان بر سر ظالم هم در دنیا