English    Türkçe    فارسی   

3
2719-2728

  • Güneş söze gelse de “Kalk, gündüz oldu, yatıp durma.”
  • آفتابی در سخن آمد که خیز ** که بر آمد روز بر جه کم ستیز
  • Dese, sen de, “A güneş, şahidin nerede?” desen güneş “Kör herif, Allah’tan kendine göz iste! 2720
  • تو بگویی آفتابا کو گواه ** گویدت ای کور از حق دیده خواه
  • Apaydın gündüz vakti birisi mum arasa onun bu araması körlüğüne tam bir delildir.
  • روز روشن هر که او جوید چراغ ** عین جستن کوریش دارد بلاغ
  • Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
  • ور نمی‌بینی گمانی برده‌ای ** که صباحست و تو اندر پرده‌ای
  • Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
  • کوری خود را مکن زین گفت فاش ** خامش و در انتظار فضل باش
  • Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
  • در میان روز گفتن روز کو ** خویش رسوا کردنست ای روزجو
  • Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur. Bu araştırmaysa hastalık nişanesidir. 2725
  • صبر و خاموشی جذوب رحمتست ** وین نشان جستن نشان علتست
  • “Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.
  • انصتوا بپذیر تا بر جان تو ** آید از جانان جزای انصتوا
  • Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
  • گر نخواهی نکس پیش این طبیب ** بر زمین زن زر و سر را ای لبیب
  • Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
  • گفت افزون را تو بفروش و بخر ** بذل جان و بذل جاه و بذل زر