- Darlık geldi mi onda genişlik gör de canlan, alnını kırıştırma!
- چونک قبض آید تو در وی بسط بین ** تازه باش و چین میفکن در جبین
- Çocuklar gülüp dururlar, bilenlerinse yüzü ekşidir. Gam karaciğerden meydana gelir, neşe akciğerden! 3740
- کودکان خندان و دانایان ترش ** غم جگر را باشد و شادی ز شش
- Çocuğun gözü, eşek gibi ahırdadır… Akıllı adamsa gözünü işin sonuna diker.
- چشم کودک همچو خر در آخرست ** چشم عاقل در حساب آخرست
- Akılsız, ahırdaki otu tatlı görür… Akıllı, ahırdaki hayvanın nihayet kasap elinde telef olacağını görür, bilir.
- او در آخر چرب میبیند علف ** وین ز قصاب آخرش بیند تلف
- Şu kasabın verdiği ot yok mu? Acıdır, acı! Kasap o otu bizi semirtmek, tartıda ağır gelmemizi temin etmek için veriyor.
- آن علف تلخست کین قصاب داد ** بهر لحم ما ترازویی نهاد
- Yürü, Allah’ın verdiği hikmet otunu ye! Çünkü Allah, onu ancak cömertliğinden, ihsanından dolayı karşılık istemeksizin vermiştir.
- رو ز حکمت خور علف کان را خدا ** بی غرض دادست از محض عطا
- Allah “Allah’ın verdiği rızıktan yiyin” dedi. Sen, buradaki rızkı ekmek sandın, hikmet olduğunu anlamadın ha! 3745
- فهم نان کردی نه حکمت ای رهی ** زانچ حق گفتت کلوا من رزقه
- Allah’ın verdiği rızık, insan mertebesine göre hikmettir. O rızık sonunda senin boğazında durmaz, seni öldürüp mahvetmez!
- رزق حق حکمت بود در مرتبت ** کان گلوگیرت نباشد عاقبت
- Bu ağzını kapadın mı başka bir ağız açılır… O ağız sır lokmalarını yer, yutar.
- این دهان بستی دهانی باز شد ** کو خورندهی لقمههای راز شد
- Bedenini Şeytan aslanından kurtarabilirsen Allah sofrasında nice nimetler yersin!
- گر ز شیر دیو تن را وابری ** در فطام اوبسی نعمت خوردی