- Gûya kahır ediyordunuz, hâlbuki kahrın ta kendisine çatmıştınız… Asıl siz zaman aslanının kahrıyla kahrolmuştunuz! 4560
- قهر میکردید و اندر عین قهر ** خود شما مقهور قهر شیر دهر
- Azgın, âlemi kahrederken kahrolmuş, üst gelmişken esir düşmüş demektir
- بیان آنک طاغی در عین قاهری مقهورست و در عین منصوری ماسور
- Hırsız, ev sahibini kahreder, altın çalar… Hırsızlıkla meşgulken valinin adamları gelip çatar.
- دزد قهرخواجه کرد و زر کشید ** او بدان مشغول خود والی رسید
- Eğer o anda ev sahibinden kaçsaydı vali, ona o adamları yollar mıydı hiç?
- گر ز خواجه آن زمان بگریختی ** کی برو والی حشر انگیختی
- Hırsızın kahredişi, kahrolmasıdır; çünkü onun kahredişi, kendi başını kapar.
- قاهری دزد مقهوریش بود ** زانک قهر او سر او را ربود
- Ev sahibine üstün oluşu, hırsıza bir tuzaktır... Bu suretle vali gelir, hırsızı kısas eder.
- غالبی بر خواجه دام او شود ** تا رسد والی و بستاند قود
- Sen halka galip geldin, savaşta üst oldun ama, 4565
- ای که تو بر خلق چیره گشتهای ** در نبرد و غالبی آغشتهای
- Allah, seni çeke çeke zincire vurmak için onları mahsustan mağlûp etmiştir.
- آن به قاصد منهزم کردستشان ** تا ترا در حلقه میآرد کشان
- Kendine gel de mağlûp olanın ardını bırak, dizginini kas, pek at sürme… Ezilir, paralanırsın sonra!
- هین عنان در کش پی این منهزم ** در مران تا تو نگردی منخزم
- Seni bu suretle tuzağa düşürdü mü ondan sonra o kalabalığın saldırışını görürsün sen.
- چون کشانیدت بدین شیوه به دام ** حمله بینی بعد از آن اندر زحام
- Akıl, bu üstünlükte bozgunluğu görürken nasıl olur da sevinir?
- عقل ازین غالب شدن کی گشت شاد ** چون درین غالب شدن دید او فساد