English    Türkçe    فارسی   

3
88-97

  • Cennete benzeyen şehirleri Karasu Diclesi oldu. Git de gör.
  • گشت شهرستان چون فردوسشان ** دجله‌ی آب سیه رو بین نشان
  • Bu Karasu Şam tarafındadır. Kudüs’e giderken yolda görürsün.
  • سوی شامست این نشان و این خبر ** در ره قدسش ببینی در گذر
  • Hakk’a tapan yüz binlerce peygamber yüzünden her devirde nice azaplar oldu. 90
  • صد هزاران ز انبیای حق‌پرست ** خود بهر قرنی سیاستها بدست
  • Söylesem uzun sürer. Ciğerde ne oluyor ki? Dağlar bile kan kesilir.
  • گر بگویم وین بیان افزون شود ** خود جگر چه بود که کهها خون شود
  • Dağlar kan kesilir de sonra yine donar, kalır. Sen bu kan oluşu görmezsin, çünkü körsün, kötüsün… Bu görüşten ne kadar uzaksın!
  • خون شود کهها و باز آن بفسرد ** تو نبینی خون شدن کوری و رد
  • Bu kör, ne şaşılacak şey kördür; uzağı görür, gözü de keskin. Fakat yalnız devedeki yükü görür.
  • طرفه کوری دوربین تیزچشم ** لیک از اشتر نبیند غیر پشم
  • İnsan hırsından her şeyi kıldan kıla görür, bilir ama oynayıp salınmasında hayır yoktur, bu oynayış şerle doludur.
  • مو بمو بیند ز صرفه حرص انس ** رقص بی مقصود دارد همچو خرس
  • Benliğini kıracak yerde oyna, salın da şehvet yarasının üstündeki pamuğu çek, kopar. 95
  • رقص آنجا کن که خود را بشکنی ** پنبه را از ریش شهوت بر کنی
  • Erler, meydanda oynar, dolanır, kendi kanları içinde raks ederler.
  • رقص و جولان بر سر میدان کنند ** رقص اندر خون خود مردان کنند
  • Varlıklarından kurtuldular mı ellerini çarpar… Noksanlarından ayrıldılar mı raksa girerler.
  • چون رهند از دست خود دستی زنند ** چون جهند از نقص خود رقصی کنند