English    Türkçe    فارسی   

3
975-984

  • Senin ateşine, Firavunun ateşine atılan odun atılmamakta, onun gibi fırsat bulamıyorsun sen. Yoksa fırsat bulsan senin ateşin de Firavunun ateşi gibi yalımlanır! 975
  • آتشت را هیزم فرعون نیست ** ورنه چون فرعون او شعله‌زنیست
  • Yılancının donmuş bir ejderhayı ölü sanarak iple bağlayıp Bağdat’a getirmesi
  • حکایت مارگیر کی اژدهای فسرده را مرده پنداشت در ریسمانهاش پیچید و آورد به بغداد
  • Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikâye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al.
  • یک حکایت بشنو از تاریخ‌گوی ** تا بری زین راز سرپوشیده بوی
  • Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu.
  • مارگیری رفت سوی کوهسار ** تا بگیرد او به افسونهاش مار
  • Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı, nihayet aradığını bulur.
  • گر گران و گر شتابنده بود ** آنک جویندست یابنده بود
  • İki elini de aramadan çekme. Arama, yolda en iyi bir kılavuzdur.
  • در طلب زن دایما تو هر دو دست ** که طلب در راه نیکو رهبرست
  • Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hatta edepsizce sine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara. 980
  • لنگ و لوک و خفته‌شکل و بی‌ادب ** سوی او می‌غیژ و او را می‌طلب
  • Gâh lâfla, gâh susarak, gâh şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış.
  • گه بگفت و گه بخاموشی و گه ** بوی کردن گیر هر سو بوی شه
  • Yakup, oğullarına “Yusuf’un kokusunu haddinden fazla arayın” dedi.
  • گفت آن یعقوب با اولاد خویش ** جستن یوسف کنید از حد بیش
  • Siz de her duygunuzu istidatlı bir hâle getirin de her yanda adamakıllı onu araştırın.
  • هر حس خود را درین جستن بجد ** هر طرف رانید شکل مستعد
  • Allah, “Allah lütfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin” dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak bucak yürü.
  • گفت از روح خدا لا تیاسوا ** همچو گم کرده پسر رو سو بسو