English    Türkçe    فارسی   

4
1115-1124

  • Bir bölüğü aşkla, istekle... Bir bölüğü istemeyerek işe girişti. Tıpkı kulların Allah buyruğuna uymaları, ibadet etmeleri gibi! 1115
  • یک گروه از عشق و قومی بی‌مراد ** هم‌چنانک در ره طاعت عباد
  • Halk da cinlere benzer... Şehvet, onları dükkâna, alışverişe, mahsule ve yiyeceğe çeken zincirdir.
  • خلق دیوانند و شهوت سلسله ** می‌کشدشان سوی دکان و غله
  • Bu zincir, korkudan ve şaşkınlıktan yapılmadır... Halkı zincirsiz ve hür sanma!
  • هست این زنجیر از خوف و وله ** تو مبین این خلق را بی‌سلسله
  • Bir bölüğünü kazanca, ava çeker... bir bölüğünü madene, denizlere sürükler!
  • می‌کشاندشان سوی کسب و شکار ** می‌کشاندشان سوی کان و بحار
  • Onları iyiye, kötüye çeker götürür... Allah “Boynunda liften örülmüş bir ip var...
  • می‌کشدشان سوی نیک و سوی بد ** گفت حق فی جیدها حبل المسد
  • Boyunlarına bir ip attık... O ipi, huylarından ördük, meydana getirdik... 1120
  • قد جعلنا الحبل فی اعناقهم ** واتخذنا الحبل من اخلاقهم
  • Hiçbir pis ve kötü yahut temiz ve iyi kişi yoktur ki amel defteri boynuna asılmamış olsun “demiştir.
  • لیس من مستقذر مستنقه ** قط الا طایره فی عنقه
  • Kötü işe hırsın, ateşe benzer... Kömür, ateşin rengiyle güzelleşir.
  • حرص تو در کار بد چون آتشست ** اخگر از رنگ خوش آتش خوشست
  • Kömürün karalığı ateşte gizlenir... Ateş söndü mü karalık meydana çıkar!
  • آن سیاهی فحم در آتش نهان ** چونک آتش شد سیاهی شد عیان
  • Kömür, senin hırsından ateş haline geldi, ateş halinde göründü... Fakat hırs geçti mi o kömür, kapkara, berbat bir halde kala kalır!
  • اخگر از حرص تو شد فحم سیاه ** حرص چون شد ماند آن فحم تباه