English    Türkçe    فارسی   

4
1875-1884

  • Dadısı pamuktur önce... Fakat sonunda şuleleri ta esire kadar çıkar, 1875
  • دایه‌اش پنبه‌ست اول لیک اخیر ** می‌رساند شعله‌ها او تا اثیر
  • İnsan, önce uykuya, yemeye muhtaçtır... Fakat nihayet meleklerden de üstün olur.
  • مرد اول بسته‌ی خواب و خورست ** آخر الامر از ملایک برترست
  • Pamuk ve kükürdün himayesinde şulesi ve nuru, süha yıldızına kadar çıkar!
  • در پناه پنبه و کبریتها ** شعله و نورش برآیدت بر سها
  • Karanlık âlemi aydınlatır... Demirden yapılma tomruğu bile iğneyle deler geçer!
  • عالم تاریک روشن می‌کند ** کنده‌ی آهن به سوزن می‌کند
  • Ateş de cismanidir ama ne ruhtandır, ne de ruhani âlemden!
  • گرچه آتش نیز هم جسمانی است ** نه ز روحست و نه از روحانی است
  • Cisme, o yücelikten bir nasip yoktur... Cisim, can denizinin önünde bir katra gibidir! 1880
  • جسم را نبود از آن عز بهره‌ای ** جسم پیش بحر جان چون قطره‌ای
  • Cisim, canla artar, gün günden fazlalaşır... Fakat can gitti mi cisme bak, ne hale gelir?
  • جسم از جان روزافزون می‌شود ** چون رود جان جسم بین چون می‌شود
  • Cisminin haddi, bir iki arşından fazla değildir... Fakat canın, ta göklere kadar çıkar, dolaşır!
  • حد جسمت یک دو گز خود بیش نیست ** جان تو تا آسمان جولان‌کنیست
  • En iyi kişi, ruha ta Bağdat’a Semerkand’a kadar olan mesafe tasavvurda yarım adımdır ancak!
  • تا به بغداد و سمرقند ای همام ** روح را اندر تصور نیم گام
  • Gözünüz iki dirhemlik taş ağırlığında bir yağ parçasıdır ama ruhunun nuru göklere dek her tarafı kaplar.
  • دو درم سنگست پیه چشمتان ** نور روحش تا عنان آسمان