English    Türkçe    فارسی   

5
2350-2359

  • Onun önüne ölüyü getirsen o ölü dirilir. Bostana dökülen gübre, mahsulü geliştirir. 2350
  • مرده پیش او کشی زنده شود  ** چرک در پالیز روینده شود 
  • Tilki, aslana emriniz baş üstüne. Hileler düzeyim, aklını başından alayım, istediğin gibi hizmette bulunayım.
  • گفت روبه شیر را خدمت کنم  ** حیله‌ها سازم ز عقلش بر کنم 
  • Hile ve afsun benim isimdir. İşim gücüm, masal söylemeden, halkı yoldan çıkarmadan ibarettir dedi.
  • حیله و افسونگری کار منست  ** کار من دستان و از ره بردنست 
  • Dağ başından dereye doğru koşmaya başladı. Derken o yoksul ve zayıf eşeği buldu.
  • از سر که جانب جو می‌شتافت  ** آن خر مسکین لاغر را بیافت 
  • Candan bir selâm verip yanına gitti, o saf yoksulun yanına vardı.
  • پس سلام گرم کرد و پیش رفت  ** پیش آن ساده دل درویش رفت 
  • Dedi ki: Bu kuru ovada ne âlemdesin? Bu çorak kayalıklarda ne yapıyorsun? 2355
  • گفت چونی اندرین صحرای خشک  ** در میان سنگ لاخ و جای خشک 
  • Eşek dedi ki: İster gamda olayım, ister cennette. Kısmetimi Tanrı veriyor, ona şükretmedeyim.
  • گفت خر گر در غمم گر در ارم  ** قسمتم حق کرد من زان شاکرم 
  • Dosta hayır zamanında da şükrederim, şer zamanında da. Çünkü kaza ve kaderde beterin beteri var.
  • شکر گویم دوست را در خیر و شر  ** زانک هست اندر قضا از بد بتر 
  • Mademki rızkı taksim eden o, şikâyet küfürdür. Sabır gerektir. Sabır genişliğe ulaşmanın anahtarıdır.
  • چونک قسام اوست کفر آمد گله  ** صبر باید صبر مفتاح الصله 
  • Tanrıdan başka herkes düşmandır, dost odur. Şu halde dosttan düşmana şikâyetlenmek iyi bir şey mi?
  • غیر حق جمله عدواند اوست دوست  ** با عدو از دوست شکوت کی نکوست