English    Türkçe    فارسی   

6
1440-1449

  • Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
  • هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش  ** ما همه لاشیم با چندین تراش 
  • Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
  • زین حواله رغبت افزا در سجود  ** کاهلی جبر مفرست و خمود 
  • Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
  • جبر باشد پر و بال کاملان  ** جبر هم زندان و بند کاهلان 
  • Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
  • هم‌چو آب نیل دان این جبر را  ** آب مومن را و خون مر گبر را 
  • Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
  • بال بازان را سوی سلطان برد  ** بال زاغان را به گورستان برد 
  • Şimdi sen, yokluğu anlatmayı bırak. Çünkü panzehire benzer de zehir sanırsın. 1445
  • باز گرد اکنون تو در شرح عدم  ** که چو پازهرست و پنداریش سم 
  • Ey kapı yoldaşı, kendine gel. Hintli çocuk gibi yokluk Mahmudundan korkma sakın.
  • هم‌چو هندوبچه هین ای خواجه‌تاش  ** رو ز محمود عدم ترسان مباش 
  • Şimdi bürünmüş olduğun varlıktan kork. O varlık hayali bir şey değildir, sen de bir şey değilsin!
  • از وجودی ترس که اکنون در ویی  ** آن خیالت لاشی و تو لا شیی 
  • Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış , hiç var olmamışın yolunu kesmiştir.
  • لاشیی بر لاشیی عاشق شدست  ** هیچ نی مر هیچ نی را ره زدست 
  • Bu hayaller, ortadan kalktı mı akla sığmaz şeylerin apaçık görünür sana!
  • چون برون شد این خیالات از میان  ** گشت نامعقول تو بر تو عیان 
  • “Geçip gitmiş olanlara ölüm yüzünden elem ve sıkıntı yoktur; onlar ancak ellerinde olanı kaybettiler, ona acınırlar”
  • لیس للماضین هم الموت انما لهم حسره الموت