English    Türkçe    فارسی   

6
1525-1534

  • Her dükkânın ayrı bir sanatı, ayrı bir kârı vardır. Mesnevide yokluk dükkânıdır oğul. 1525
  • هر دکانی راست سودایی دگر  ** مثنوی دکان فقرست ای پسر 
  • Kunduracı dükkânında güzel deriler bulunur. Herhangi bir tahta parçası görürse bil ki kundura kalıbıdır.
  • در دکان کفشگر چرمست خوب  ** قالب کفش است اگر بینی تو چوب 
  • Kumaş satanlarda kumaşlar, ipekliler bulunur, demir olsa olsa arşın olarak vardır.
  • پیش بزازان قز و ادکن بود  ** بهر گز باشد اگر آهن بود 
  • Mesnevimiz vahdet dükkânıdır. Orada birden başka ne görürsen puttur.
  • مثنوی ما دکان وحدتست  ** غیر واحد هرچه بینی آن بتست 
  • Halkı tuzağa düşürmek için putu övmeyi “Onlar ak ve yüce kuşlardır” sözü gibi say.
  • بت ستودن بهر دام عامه را  ** هم‌چنان دان کالغرانیق العلی 
  • Peygamber, onu “Vennecmi” suresinde okudu ama o söz, surede bir âyet değildi, sınama için söylenmiş bir sözdü. 1530
  • خواندش در سوره‌ی والنجم زود  ** لیک آن فتنه بد از سوره نبود 
  • Sonunda bütün kâfirler de secde ettiler. Bu, bir sırdı, bu suretle onlar da yere baş koydular.
  • جمله کفار آن زمان ساجد شدند  ** هم سری بود آنک سر بر در زدند 
  • Bundan sonra anlaşılması güç, karışık bir söz vardır. Sen, Süleyman’la bulun, şeytanlara karışma.
  • بعد ازین حرفیست پیچاپیچ و دور  ** با سلیمان باش و دیوان را مشور 
  • Yine sofi ile kadı hikâyesine gel, o zayıf ve perişan, fakat zalim adamın hikâyesini anlat.
  • هین حدیث صوفی و قاضی بیار  ** وان ستمکار ضعیف زار زار 
  • Kadı dedi ki: Oğul, önce tavanı durdur da ondan sonra ona hayır, şer bir resim yapayım.
  • گفت قاضی ثبت العرش ای پسر  ** تا برو نقشی کنم از خیر و شر