English    Türkçe    فارسی   

6
3123-3132

  • Adam, geceye kadar kendisine gelemedi, gece yarısında gayb âleminden canı geri geldi, yarı ölü bir halde ayıldı.
  • تا به شب بی‌خویش بود و بعد از آن  ** نیم مرده بازگشت از غیب جان 
  • Garibin, muhtesibin ölümünü duyunca mahlûka dayandığından, mahlûkun ihsanına güvendiğinden dolayı tövbe etmesi ve Tanrı nimetlerini anarak suçundan vazgeçip Tanrı’ya yüz tutması. “ Kâfir olanlar, bu kadar nimetleri görürler de sonra yine rablerinden dönerler.”
  • باخبر شدن آن غریب از وفات آن محتسب و استغفار او از اعتماد بر مخلوق و تعویل بر عطای مخلوق و یاد نعمتهای حق کردنش و انابت به حق از جرم خود ثم الذین کفروا بربهم یعدلون 
  • Aklı başına gelince dedi ki: Yarabbi, suçluyum. Halka ümit bağladım.
  • چون به هوش آمد بگفت ای کردگار  ** مجرمم بودم به خلق اومیدوار 
  • Muhtesip cömertti ama cömertlikte hiç de senin eşin olamaz. 3125
  • گرچه خواجه بس سخاوت کرده بود  ** هیچ آن کفو عطای تو نبود 
  • O külâh bağışlar, sen, akılla dolu baş verirsin. O kaftan verir, sen boy pos ihsan edersin.
  • او کله بخشید و تو سر پر خرد  ** او قبا بخشید و تو بالا و قد 
  • O altın verir bana, sen altın sayan el. O katır verir bana sen ona binecek akıl.
  • او زرم داد و تو دست زرشمار  ** او ستورم داد و تو عقل سوار 
  • O bana ışık verir, sen aydın göz. O meze verir, sen onu yiyecek kabiliyet.
  • خواجه شمعم دادو تو چشم قریر  ** خواجه نقلم داد و تو طعمه‌پذیر 
  • O maaş verir, sen ömür ve yaşayış. Onun vaat ettiği şey altındır, senin vaat ettiğin, temiz şeyler.
  • او وظیفه داد و تو عمر و حیات  ** وعده‌اش زر وعده‌ی تو طیبات 
  • O oda verir, sen gök ve yer verirsin. Senin verdiğin sahada onun gibi yüzlercesi yaşar, semirir. 3130
  • او وثاقم داد و تو چرخ و زمین  ** در وثاقت او و صد چون او سمین 
  • Altın senindir, altını o yaratmada. Ekmek senindir, ekmeği sen bağışlarsın.
  • زر از آن تست زر او نافرید  ** نان از آن تست نان از تش رسید 
  • Ona cömertliği merhameti veren de sensin. Cömertlik ederde neşelenir; bu neşeyi, bu sevinci veren de sensin.
  • آن سخا و رحم هم تو دادیش  ** کز سخاوت می‌فزودی شادیش