English    Türkçe    فارسی   

6
3128-3137

  • O bana ışık verir, sen aydın göz. O meze verir, sen onu yiyecek kabiliyet.
  • خواجه شمعم دادو تو چشم قریر  ** خواجه نقلم داد و تو طعمه‌پذیر 
  • O maaş verir, sen ömür ve yaşayış. Onun vaat ettiği şey altındır, senin vaat ettiğin, temiz şeyler.
  • او وظیفه داد و تو عمر و حیات  ** وعده‌اش زر وعده‌ی تو طیبات 
  • O oda verir, sen gök ve yer verirsin. Senin verdiğin sahada onun gibi yüzlercesi yaşar, semirir. 3130
  • او وثاقم داد و تو چرخ و زمین  ** در وثاقت او و صد چون او سمین 
  • Altın senindir, altını o yaratmada. Ekmek senindir, ekmeği sen bağışlarsın.
  • زر از آن تست زر او نافرید  ** نان از آن تست نان از تش رسید 
  • Ona cömertliği merhameti veren de sensin. Cömertlik ederde neşelenir; bu neşeyi, bu sevinci veren de sensin.
  • آن سخا و رحم هم تو دادیش  ** کز سخاوت می‌فزودی شادیش 
  • Ben onu kendime kıble edindim de asıl kıble edilecek makamı bıraktım.
  • من مرورا قبله‌ی خود ساختم  ** قبله‌ساز اصل را انداختم 
  • O din Tanrısı aklı, suyla topraktan karılmış balçığa ekerken biz neredeydik?
  • ما کجا بودیم کان دیان دین  ** عقل می‌کارید اندر آب و طین 
  • Gökyüzünü yokluktan meydana getirdi, bu yer döşemesini de yaptı döşedi. 3135
  • چون همی کرد از عدم گردون پدید  ** وین بساط خاک را می‌گسترید 
  • Yıldızlardan kandiller yaptı, tabiatlardan kilitler ve anahtarlar.
  • ز اختران می‌ساخت او مصباح‌ها  ** وز طبایع قفل با مفتاح‌ها 
  • Nice gizli, aşikâr yapıları şu tavanla şu döşemenin içine koydu, gizledi.
  • ای بسا بنیادها پنهان و فاش  ** مضمر این سقف کرد و این فراش