English    Türkçe    فارسی   

6
877-886

  • Yüz binlerce susuz ve muhtaç kişi, Allah için tamaha düşer, çalışır durur.
  • صد هزاران خلق تشنه و مستمند  ** بهر حق از طمع جهدی می‌کنند 
  • Ben de suçları yargılayan, örten Allah için bu kapıdan sahur davulu çalıyorum, benim de ümidim onda.
  • من هم از بهر خداوند غفور  ** می‌زنم بر در به اومیدش سحور 
  • Parasını almak için müşterimi istiyorsun? Gönül, Allah’dan daha iyi müşteri nerede var?
  • مشتری خواهی که از وی زر بری  ** به ز حق کی باشد ای دل مشتری 
  • Malından pis dağarcığı alır, sana kendinden ışıklanan bir gönül nuru verir. 880
  • می‌خرد از مالت انبانی نجس  ** می‌دهد نور ضمیری مقتبس 
  • Hakikatte yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, vehmimize sığmaz bir saltanat ihsan eder.
  • می‌ستاند این یخ جسم فنا  ** می‌دهد ملکی برون از وهم ما 
  • Birkaç katra göz yaşı alır, şekerlerin, balların hased ettiği kevseri bağışlar.
  • می‌ستاند قطره‌ی چندی ز اشک  ** می‌دهد کوثر که آرد قند رشک 
  • Sevdalarla, dertlerle dolu ah-ı alır, her ah-a karşılık yüzlerce kârlı mevkii lûtfeder.
  • می‌ستاند آه پر سودا و دود  ** می‌دهد هر آه را صد جاه سود 
  • Gözyaşı bulutunun sürdüğü ah bulutu yüzündendir ki Halil’e fazla ah eden dedi.
  • باد آهی که ابر اشک چشم راند  ** مر خلیلی را بدان اواه خواند 
  • Gel de hemen şu eşi olmayan alışverişi durmayan pazarda eskileri sat, hazır ve elde bir olan beyliği al. 885
  • هین درین بازار گرم بی‌نظیر  ** کهنه‌ها بفروش و ملک نقد گیر 
  • Eğer bir şüphe gelir de yolunu vurursa ticarette bulunan peygamberleri kendine senet yap.
  • ور ترا شکی و ریبی ره زند  ** تاجران انبیا را کن سند